Fırsatçı yağmacılar

Kim onlar?

Tanıyor musunuz onları?
Tanıyorsunuz tanıyorsunuz.
Onlar çok uzakta değiller aslında, yanıbaşımızdalar.
Sokakta caddede evde, çarşıda pazarda alış veriş merkezinde, okulda kursta derste, dolmuşta takside, metroda minibüste otobüste, camide ibadette, konserde eğlencede, çayır çimen yayıldığı piknikte, sahilini işgal ettiği denizde, kısacası baktığınız her yerde..
Hep rastlıyorsunuz onlara aslında.
Bazen görüp ‘Ya sabır!‘ çekiyorsunuz, bazen görmezden gelip ‘Bana bulaşmasın da…’diyerek sesinizi çıkartmıyorsunuz, çok zaman da korkuyorsunuz.
Evet korkuyorsunuz…
(Siz dediğime bakmayın, buradaki “siz” hepimiziz aslında.)

Sokak ortasında yanındaki kadını itip kakan adama ‘Ne yapıyorsun kardeşim?’ demeye korkuyorsunuz mesela.
Adam kadına tekme tokat dalıyor, dirsek yumruk atıyor, bazen de yatırıp kıtır kıtır doğruyor, pek çok korkak bu sahnelere, çoğunlukla da elindeki telefonun kamerasını doğrultup canlı yayına geçerek, sadece bakıyor. Biliyor ki sevdiği(!) kadına bunu yapan başkasına ne yapmaz.
Bazıları daha korkak, şahit yazılmasın diye olay yerinden koşa koşa uzaklaşıyor.
“Aman neme lazım!”
****
İki çocuğu babaları tarafından öldürülen Dilek’in öyküsü gibi öyküler basına yansıyınca başlıyor ahlar vahlar. O zamana dek herkes sus pus.
Dilek kimin kapısını çalsa yüzüne kapanmış hep kapılar. Kimden aman dilese duyulmamış sesi. Kimse el uzatmamış, kimse sahip çıkmamış. Meydanı boş bulan koca da atını istediği gibi oynatmış. Sonuç; önce Dilek’i bıçaklamış çocuklarının babası, sonra da daha bebek denecek yaştaki evlatlarını katletmiş, o kadar alamamış ki hırsını en son da kendisini öldürmüş.
Dilek bıçaklandığı anda ölmüş olsaydı eğer, bu vak’a da “Bir kadın cinayeti daha” olarak yansıyacaktı topluma ve geçilip gidilecekti, Dilek’in yaşadıkları hiç bilinmeyecekti.
Oysa cehennemi yaşamış Dilek…
Şimdiyse yaşayan bir ölüden farksız artık.

Şu anda Başbakan Binali Yıldırım konunun incelenmesi için talimat vermiş.
İnceleme ile olayda kamu görevlilerinin ihmali olup olmadığı araştırılacak. İhmal ve kusur tespit edilirse soruşturma başlatılacak. Müfettişler, annenin hangi makamlara ne zaman başvuruda bulunduğunu ve hangi işlemlerin yapıldığını tek tek inceleyerek rapor halinde Başbakan’a sunacak. Herhangi bir ilgisizlik, ihmal ve kusurun tespit edilmesi halinde incelemenin soruşturmaya dönüştürülebilecek.

Soruşturma yapılırsa suçlular bulunacak, dava yıllara yayılacak, bu gibi vak’alarda çoklu ihmal olduğu için herkes sorumluluğu bir başkasının üzerine yıkacak, sonuçta ya bir günah keçisi bulunup ona ihale edilecek her şey, ya da bir kişi bile suçlu bulunmayacak.
Her ne yapılırsa yapılsın Dilek için artık değişen bir şey olmayacak.

Diğer Dilekler olmaması için ise delice bir çalışmaya ihtiyaç var şimdi. Kanunlar, yaptırımlar, cezalar, kısacası devlet tarafında yapılması gereken tüm çalışmalar.
Bir de tanık olduğu vahşete “DUR!” diyecek insanlara ihtiyaç var. Bir kişiden korkmaz elbet suç işleyen, ama ya herkes hep bir ağızdan “DUR!” derse.
Ya o kişiyi alıp polise teslim ettiklerinde polis ve yargı gereğini layıkıyla yerine getirirse…
****
Kendinden güçsüzlere borusu öten bu malum kişiler çok tırsaktırlar aslında. Karşılarında kendilerinden güçlü birilerini gördükleri anda kuyruklarını bacaklarının arasına kıstırıp başlarlar titremeye. Lakin güvenmeyin onlara hiç. Bir fırsatını bulurlarsa hemen palazlanırlar yine.
O yüzden fırsat vermeyin onlara.

Eğitim ve eğitimsizlik bir yana; onlar fırsat buldukları için ayaklarını camdan uzatıp öyle kullanıyorlar araçlarını, fırsat buldukları için terör estiriyorlar her yerde, fırsat buldukları için bellerinde silah ile geziyorlar ve en ufak bir can sıkıntısında silahlarını ateşlemekten zerre kadar çekinmiyorlar, fırsat buldukları için çöküyorlar çocuk genç yaşlı demeden kadınların tepesine, fırsat buldukları için bu kadar cesurlar, fırsat buldukları için bu kadar pervasızlar, fırsat buldukları için bu kadar vahşiler.

Hani savaş esnasında her şey mübah derler ya, işte tam da öyle…
Fırsat bu fırsattır deyip götürüyorlar malı. Adeta bir ülkeyi zapt etmişler de sanki ganimeti yağmalıyorlar.
Yağmaladıkları kendi vatanları, katlettikleri de kendi vatandaşları, bunun farkına varmıyorlar.
Onlar fırsatçı yağmacılar, sadece fırsattan istifade ediyorlar…

cananekncylmz@gmail.com'

Canan Ekinci Yılmaz

1 Nisan 1963 Karacabey doğumlu. Karacabey Lisesi mezunu. 5 Ekim 2010 itibariyle yazar.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.