“Emeğin çalınıyor, fark etmiyor musun?”

Karacabey Cumhuriyet Halk Partisi Yönetim Kurulu Üyesi Ziraat Mühendisi Murat Coşan ilçede yaşanan dolunun ve buğday hasadının başladığı günlerde gümrük vergilerinin düşürülmesinin tarım kesiminin felaketi olduğunu öne sürerek, “Gümrük vergilerinin düşürülmesi, yıllardır ülkemizde sürüp giden bir emek hırsızlığının yeni bir tezahürü olduğu düşüncesini getiriyor! Çiçeği burnunda Tarım Bakanımızın dikkatini ilk önce bu konuya çekmek istiyoruz! İlk önce bu oluşumları mercek altına alsın, zira tarımın asıl sorunları bunlardır. Haksız rekabet ortamı yaratıyorlar” dedi.
Coşan ayrıca Karacabeyli çiftçilere seslenerek, “Tarımdaki her türlü sorunlarınızı, isteklerinizi dilekçeyle Tarım Bakanlığı’na, Başbakanlığa ve Cumhurbaşkanlığı’na yazın. Sesinizi duyurabileceğin her ortamda sorununuzu iletin, yetkilisine. Gel Cumhuriyet Halk Partisi’ne, beraber yazalım dilekçeni. Olmadı mı, cevap alamadın, sorunun çözülmedi mi? sen de Kılıçdaroğlu gibi alırsın eline bayrağını, dilekçeni, çıkarsın yollara, Ankara’ya kadar yürüyüş başlatırsın ki; görmeyen gözlere görünür olursun” şeklinde konuştu.
Coşan yaptığı yazılı basın açıklamasında şu ifadelere yer verdi; “Tarım kesimi olarak son günlerde iki felaket yaşadık. Bunlardan ilki bölgemizde yaklaşık 100.000 dekar alanda etkili olan dolu zararı. İkinci felaket ise tarım ürünleri ithalatındaki gümrük vergilerinin düşürülmesi hadisesidir! Allahtan gelene boynumuz kıldan ince, peki kulların yaptığına ne diyelim? Gerçi ‘Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil’, fakat bu ”Yangından mal kaçırır gibi kanun çıkarılması” bize pek bi manidar geldi! Herkes, bu çıkarılan kanunun yanlış olduğunda fikir birliği etmiş olsa da niye kanun geri çekilmedi? Bizim bu ithalata ihtiyacımız mı var? Vatandaş olarak bizim yok ama birilerinin var anlaşılan.
Çiftçi kardeşim sor bakalım iktidar siyasetçilerine, hasada çeyrek kala buğday ithalatını yapan kim, hangi firmalar? İthalat anlaşmasını ne zaman yapmış? Biz de yeni Tarım Bakanımızdan bu soruların cevabını muhalefet partisi olarak istiyoruz. Zira bizim aklımıza, buğday hasadının başladığı günlerde gümrük vergilerinin düşürülmesi, yıllardır ülkemizde sürüp giden bir emek hırsızlığının yeni bir tezahürü olduğu düşüncesini getiriyor!
Çiftçiyi paniğe sevk etmek için acele kotarılan bu kanunun ‘Siz vermezseniz vermeyin, nasıl olsa ben dışarıdan da getiriyorum’ deyip, malını ucuza kapatmak için yapıldığını düşünüyoruz. Bu tarımsal ürün alımı ve ithalatı yapan şahısların da aşırı büyüyerek tekel olduklarını, piyasada bunlardan başka alıcılar kalmadığını ve ne hikmetse hep siyasi kişilikler olduklarını görüyoruz! Çiçeği burnunda bakanımızın dikkatini ilk önce bu konuya çekmek istiyoruz! İlk önce bu oluşumları mercek altına alsın, zira tarımın asıl sorunları bunlardır. Haksız rekabet ortamı yaratıyorlar zira.
Tarım kesimine yapılan bunca eziyetin sebebi yıllar önce Avrupa birliği kriterlerine uymak için AB’ye verilen sözler olabilir mi acaba? Fakat bir siyasi iktidar kendi halkına bu kadar kötülüğü nasıl reva görür anlamıyorum? İnsan ister istemez, ”Bu memleketi aslında bizleri sevmeyen başkaları mı yönetiyor, iktidar partisi sadece kendi ticaretiyle mi uğraşıyor, facianın farkında değiller her halde” diye düşünüyor. Hadi daha önce yapılan hataları ve zulmü fetöcülere yükleyelim de; en azından sadece şu 1 ay içinde olup bitenlere ne demeli? Gümrük vergilerini indirmenin nasıl bir mantıklı açıklamasını yapabilirsiniz? 4 çeşit GDO’lu bitkinin ithalatına müsaade edilirken Allah’tan da mı korkmadınız? Bize, çoluğumuza çocuğumuza, kendi halkımıza, kanserojen etkisi bilimsel deneylerle kanıtlanmış yemlerle beslenen hayvan etlerini yedirmeye ne hakkınız var, nasıl içinize sindirebiliyorsunuz? Bu dünya da işiniz iş, tüm güçleri, yargıyı emriniz altına aldınız, kanunen mücadele etmek mümkün değil sizle, yalnız öbür tarafta iki elimiz yakanızda haberiniz olsun! Yeni Tarım Bakanımız tıp doktoru; GDO’lu bitkiler hakkında bir bilimsel çalışmaya denk gelmemiş olması mümkün değil! GDO, anayasada bir suç sayılmalı, modern dünya bizi deney faresi olarak kullanıyor. Kendi yemediklerini bize gönderiyorlar, böylece bizi iki defa vuruyorlar: hem sağlığımızdan, hem de tarımsal gelirimizden. Bu GDO’lu mamulleri ithal edenler, ithal ettiklerini kendileri ve aileleri yiyorlar mı merak ediyorum doğrusu?
Sorunu bilmek, çözüme gitmenin yarısıdır! Niye para kazanamıyorsun çiftçi kardeşim? Niye mutlu günlerine dönemiyorsun? Emeğin çalınıyor, fark etmiyor musun? Peki o zaman şimdi ne yapacaksın? Yolları mı kapayacaksın? Hayır! Bu sizi haklıyken haksız duruma düşürür, başka vatandaşları da mağdur etmek davanıza destek olmaz. Bak AKP’nin Genel Başkanı olan Cumhurbaşkanı ne dedi? İşçiler grev yapmasın diye OHAL var dedi, aynısını sana da yaparlar, devletin askerini polisini karşına dikerler. Benim her iki sorunun için de bir çözüm önerim var; doludan mı zarar gördün; yaz dilekçeni:
“TÜRKİYE CUMHURİYETİ TARIM BAKANLIĞI’NA, ………….ilçesinde çiftçilikle uğraşıyorum, doludan zarar gördüm, çiftçiliğe devam edebilmek için masrafımın tazminini ve mevcut borçlarımı 5 sene içerisinde % 20’lik taksitler halinde ödemek istiyorum. Devletimiz bizim malımıza alım garantisi versin, malımızı devletimiz pazarlasın, üretimde de teknik elemanlarıyla yardımcı olsun. Borcumuzun taksitini de hasat sonunda kessin” diye gönder Tarım Bakanlığına, bir hafta içinde cevap gelmedi mi gönder aynı dilekçeyi Başbakanlığa, olmadı Cumhurbaşkanlığı’na, sesini duyurabileceğin her ortamda sorununu ilet yetkilisine. Gel Cumhuriyet Halk Partisi’ne, beraber yazalım dilekçeni. Olmadı mı, cevap alamadın, sorunun çözülmedi mi, sen de Kılıçdaroğlu gibi alırsın eline bayrağını, dilekçeni, çıkarsın yollara, Ankara’ya kadar yürüyüş başlatırsın ki; görmeyen gözlere görünür olursun.
Bir talebin de devlet garantili zorunlu çiftçi sigortası olsun. Sürdürülebilir bir tarım için sigorta şart. Bu gün sana yarın bir başkasına. Felaketlerin ne zaman kime geleceği belli olmaz. Verdiğin parada gözün kalmasın, güvenle yatağında uyursun.
Fakat asıl talebiniz üretim hakkınız olsun. Sizin de en az tarımsal ithalat yapanlar kadar, bu ülkenin nimetlerinden faydalanmaya hakkınız var. Tarımsal ithalat bitmeden senin sorunun bitmez sevgili kardeşim. Mazotu 2 TL’den bile ucuza yakan bilmem hangi ülkenin maliyetiyle seninkini karşılaştırıyorlar. Senin kullandığın mazottan % 67 oranında vergi alıyorlar, bununla devletin harcamalarını karşılıyorlar sonra da sana bu çileyi reva görüyorlar. Ekmeğine sahip çık çiftçi kardeşim. Nasıl ki domatesini taahhütlü ekiyorsan, bu dışarıdan hububat ithali yapanlar da, seninle devlet hakemliğinde anlaşma yapsınlar, ithalat yapmak yerine mecburen senden alsınlar. Devletten, tarımsal ithalatın zorlaştırılması için kanun çıkarmasını iste. Demokratik haklarını yasalar çerçevesinde kullanmalısın. Kaybedecek neyin kaldı, korkmak için bir sebep yok! Haydi yaz dilekçeni…”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.