Çalışan gazeteciler günündeki karmaşık duygular

İlginç bir haftayı geride bıraktık. Çok karmaşık duygular içinde olduğumuzu söylersem yalan olmaz.
Türkiye’de son bir yılda, 35 basın kuruluşu kapandı. Ekonomik baskılarla kapananların sayısı belli değil.
Son bir yılda, 187 gazeteci gözaltına alınırken, 58 tutuklama kararı çıktı. Toplamda ise 165 gazeteci cezaevlerinde çürütülüyor. İşaretle yapılan tutuklamalar yetmezmiş gibi, AKP’ye havlu taşıyıcılığı yapmadığı için 10 binin üzerinde gazeteci ordusu da işsiz bırakılmış durumda.
Sadece halkın gerçekleri öğrenmesini sağladığı için cezaevlerine gönderilen gazetecileri düşünen var mı? Ya da, işsiz gazeteciler ne yapıyor? Aç mı? Açıkta mı? Evine ekmek götürebiliyor mu? Çocuklarının okul masraflarını karşılayabiliyor mu? Kimlerin umurunda?
Kaçaksaraydan yönetilen Türkiye’de demokrasi yok. Demokratik işleyişten söz etmek olası değil.
“KHK’ler yetki alanımızın dışında” diyerek kıvırcık çıkaran Anayasa Mahkemesi topu taca atarken diktatörlüğü adeta yasallaştırdı. Korktuğu için, halkın üzerindeki korku imparatorluğunu da görmezden geldi.
Anayasa kitapçığının 28. maddesinde her ne kadar “Basın hürdür, sansür edilemez” diyorsa da bunlar, yalnızca yandaş medya için geçerli oluyor. Gerçek anlamda gazetecilik yapanlar için basın özgürlüğünden söz edebilmek hemen, hemen olanaksızdır.
Tutuklu gazetecilerle, işsiz gazeteleri düşündüğümüzde, “Çalışan Gazeteciler Günü”nün hiç bir anlamı kalmıyor.
***
Yereldeki kutlamalar
Karacabey’de 10 Ocak “Çalışan Gazeteciler Günü”nü geride bırakırken, bu yıl değişik duygular yaşadık.
Değişik kesimlerden ziyaretimize gelen insan yoğunluğu, ister istemez farklı yorumları da beraberinde getirdi.
Meltem, geçtiğimiz Çarşamba günü insan seliyle karşılaştı.
İlk kez karşılaştığımız bu durum bir hayli düşündürücü oldu.
Ortada sosyolojik bir olgu yoksa, geçen yıl ve önceki yıllarda neden böyle yoğunluk olmadı?
Meltem, bildiğiniz gibi, 60 yıldır çizgisini hiç değiştirmedi. Bizler de hiç değişmedik. Sürekli göründüğümüz gibi olduk.
Öyleyse geçtiğimiz 10 Ocak’taki patlama neyin göstergesidir?
Karmaşık duygular yaşarken, mutlu olduk.
Mutluluğumuzu sözcüklerle anlatmak elbette ki zor.
Çalışan gazetecileri unutmayanlara ne kadar sevgi göndersek azdır.
Diğer pencereden bakıldığında, görünen fotoğrafa ne demeli?
Sosyolojik olgudan söz edebiliriz.
Aksi halde geçtiğimiz yıllara oranla 10 Ocak’ta yaşadığımız sıra dışı yoğunluğu başka nasıl anlatabiliriz?
Söz konusu bu düşüncelerimi ziyaretimize gelen birçok konukla paylaştım. Genellikle toplumun bilinçlendiği ve sosyalleştiği yönünde görüşler çıktı ortaya.
Doğru mudur, değil midir, doğrusunu söylemek gerekirse işin içinden çıkamadım.
İçinden çıkamadığım olguyu tatlı bir isyana bağlıyor, düzenin çarpıklığına sessizce gösterilen gizli bir tepki olarak değerlendirmeye çalışıyorum.
Dün göremediklerimizi, bugün olağanüstü yaşamayı başka türlü nasıl anlatabiliriz ki?
Bizlere bu güzel duyguları yaşatan dostlarımıza bir kez daha içtenlikle teşekkür ediyorum.
Çalışan tüm gazetecilerin günü kutlu olsun.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.