Bu iş öyle olmaz

27 Nisan 2007’de e-muhtıra geldi. Gönderen Genel Kurmay Başkanlığı. Alacak olan önce belli değil. Kırk sekiz saat sonra alıcı belli oldu. Laik Türkiye Cumhuriyetini içine sindirememiş kesim. Muhatap isim olarak belirtilmemiş idi ama, AKP alıngan davrandı. E-muhtıraya kırk sekiz saat sonra bizatihi Başbakan tarafından cevap verildi.
“Genel Kurmay Başkanı bana bağlıdır. Mezkur açıklama bizi üzmüştür. Herkes işine baksın.” Sonrasında iş kapandı gibi göründü ama aslında kapanmadı. İktidarca ülke seçime götürüldü. Adına da “öne alınmış seçim” denildi. Çünkü Bay Erdoğan “erken seçim” sözünden hoşlanmıyor. 22 Temmuz 2007 seçimlerinden AKP %46.7 oy oranı ile çıktı. Üç ay önce söyleyemediğini 23 Temmuz 2007 günü söyledi. “Halkımız herkese gerekli cevabı vermiştir.”
Laik kesimde, seçim neticesine 27 Nisan tarihli e-muhtıranın etkili olup olmadığını uzunca zaman düşündü, fakat bir açıklama yapılmadı.
27 nisan 2007’yi bir yıl geride bıraktık derken, Yargıtay Başkanlar Kurulunca bir bildiri yayınlanıverdi. Bildiri bu kez gündüz gözü ile yayınlanıyordu. Bildirinin adresi belli idi. Hükümet bu kez beklemeyi düşünmedi ve anında cevap verildi. Şip şak. Vesikalık fotoğraf gibi.
Hükümet, Yargıtay Başkanlar Kurulu Bildirisindeki konulara hiç cevap vermiyor. Sadece, bildirinin demokratik ve hukuki meşruiyetinin olmadığı vurgulanıyor. Basın mensupları, Yargıtay Başkan Vekili Osman Şirin’e soruyor. “Hükümetin cevabını nasıl değerlendiriyorsunuz? “Yargıtay Başkan Vekili ise, “Biz ayaküstü yapılan açıklamalara, ayaküstü cevap vermeyiz” karşılığını veriyor.
Yani, Yargıtay Başkanlar Kurulu açıkladığı bildiriyi ayaküstü kaleme almamış. Ciddi bir çalışma neticesinde hazırlanmış ve imza altına alınmış. Hükümetin cevabı açıklaması ise bir öfkeyi kapsıyor. Yargıtay Başkanlar Kurulu bildirisinde dile getirilen konulara açıklık getirilmemiş. Sadece meşruiyet tartışması açılmak istenmiştir. Bildirinin siyasi olduğu, hukuki ve demokratik meşruiyetten yoksun olduğu belirtiliyor.
Hükümet görüşünün aksine, Yargıtay Başkanlar Kurulu demokratik hakkını kullanmıştır. Yargıya yapılan müdahaleleri dile getirmiştir.
Yargının bağımsızlığına yapılan tecavüzleri dile getirmiştir.
Yargı reformu adı altında yapılmak istenen ve yargının bağımsızlığına son verecek tasarının, yargı çevrelerine bilgi verilmeden ABD’nin Komisyon Başkanı Olli Rehn’e sunulması çok mu demokratik?
Anayasa Taslağının, Türkiye’de pazara çıkarılmadan ABD’de pazara sürülmesi çok mu
demokratik?
AB’nin diplomatik üsluptan mahrum komisyon başkanlarının, Türkiye Cumhuriyeti’nin en yüksek yargısı Anayasa Mahkemesi’ni baskı altına almaya matuf demeçlerini sevinçle karşılamak çok mu demokratik?
Eski Yunan’da, yöneticiler toplumla ilgili olarak aldıkları kararları ve yapılan yasal düzenlemeleri “agora” adı verilen geniş meydanlarda halka izah ederlerdi.
Yargıtay Başkanlar Kurulu ne yapmış? Türk Yargı sisteminin yapısını menfi yönde etkileyecek düzenlemelerle ilgili görüşlerini açıklamıştır. Mezkur icraatın sahiplerini doğaldır ki eleştirecekler. Bundan daha doğal ne olabilir?
Demokrasi, kömür ve erzak torbalarının uçuştuğu bir ortamda, geçim derdine düşmüş veya düşürülmüş vatandaştan beş yılda bir alınan oylarla tesis olunmaz.
Elimde Meclis çoğunluğu var, her istediğimi yaparım, dediğim dedik, öttürdüğüm düdük demekle demokrasi tesis olmaz.
Demokrasi, azınlığın haklarının da korunabilmesi ve azınlığın da görüşünü serbestçe ifade edebilmesidir.
Devlet Kurumlarının, sivil toplum örgütlerinin ve meslek kuruluşlarının; kendilerini ilgilendiren konulardaki düzenlemeler karşısında seslerini duyurabileceği bir rejimin adıdır demokrasi.
Bana öyle geliyor ki, imamet sistemine heveslenenler var. Kimse heveslenmesin. Türkiye büyük bir cami değil, Türk Ulusu da bu caminin cemaati değildir. İmam konuşacak, cemaat de ona razı olacak.
Kimse aklının ucundan böyle bir şey geçirmesin. Hevesi olanların, hevesi kursağında kalır. Türk Ulusunu, Kurtuluş Savaşına rağmen tanımamakta ısrarcı olan Batılı dostlarımız, bu görev için bazılarını münasip görüp, destekleyebilirler. Destekçiler ve desteklenenler ham hayallere kapılmasınlar. Bu iş olmaz. Türk Ulusu, çağdaş medeniyet yolunda ilerlemek istemektedir.
Çekilin yolumuzdan.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.