Bombalı paket…

12 Eylül darbesi öncesinin en önemli olaylarından biri, bombalı pankartlar idi.

Bir takım örgütler hoşa gitmeyecek sözlerin yazılı olduğu pankartları üst geçitlere, bazı binalara asar, ucuna da Bubi tuzaklı bomba ya da bomba süsü verilmiş paketler asarlardı. Bu paketlerin bazıları örgütler tarafından asılırken bazıları da darbe ortamını hazırlayan karanlık örgütlerce asılırdı.

Hangisinin gerçek bomba, hangisinin bomba süsü verilmiş olduğu bilinmediği için uzmanlarca patlatılırdı. Çoğunlukla da içinden bir şey çıkmazdı. Boş olduğu sanılan bazı bombalar patladığında ise ölen ya da yaralanan görevliler olurdu.

İçi ister boş olsun, ister dolu olsun saatlerce bütün bölgedekiler dikkatlerini oraya yöneltirlerdi.

33 yıl sonra Türkiye yine bütün dikkatlerini bir pakete yöneltti. İçi ister dolu olsun. İster boş. Bu kez bombanın etkisiyle Türkiye büyük bir alt üst oluş içine girecek. Başbakanın da ifade ettiği gibi Türkiye artık “geri döndürülemez” bir yola girecek, ama bu yol geri dönülemez bir felaketin de en önemli adımı olacaktır.

Paketin içinde bomba vardır yoktur tartışmasının anlamı yoktur. Zira paket silah zoruyla ve silahların gölgesinde açılmıştır.

Son olarak terör örgütü iktidara 1 Eylül'e kadar süre tanımış, 1 Eylül'de beklediği paket açıklanmayınca “çekilmeyi durdurma” baskısı ile sıkıntılı bir bekleyiş ile paketi açıklatmıştır.

Paketi açıklayabilmenin birinci koşulu ise başta Türk Silahlı Kuvvetleri olmak üzere bütün diri unsurları ezmektir.

Başbakan halkı pakete alıştırmak için içindekilerin zaten program ve tüzüklerinde var olduğunu söylemektedir ( Böyle bir paketin tüzükte yazılı olabilmesi ise bize özgü bir garabettir) İktidara gelişinin üzerinden 11 yıl geçen bir partinin programında yazılı olduğunu söylediği bir paketi açmak için neden bu kadar beklediği de ayrıca sorgulanmalıdır.

İktidarın beklemesinin esas nedeni TSK'nın yenilmesini ve muhaliflerin ağır hapis cezalarına çarptırılmasını gerçekleştirmektir.

Türkiye son 5,5 yılını aydınlarını ve yurtsever subaylarını hapse atmak ve TSK'yı sindirmekle geçirmiştir. Terör örgütü ile boğuşan ve ülke bütünlüğü, Cumhuriyetin varlığı için çabalayan herkes esir kamplarındadır.

Son 30 yıldır terör ile amansızca boğuşanlar, teğmeninden Genelkurmay başkanına kadar her kademeden esir kampını boylamıştır. Apo'yu yurda getiren, sorgulayan, İmralı'nın etrafında çember oluşturan subaylar tertiplerle içeri tıkılmıştır.

Evet…

TSK yenilmiştir. Ancak TSK'yı yenen terör örgütü değil paketi hazırlayanlar olmuştur.

AKP iktidarı süresince terör örgütü ve onun legal uzantıları hiçbir gün geri adım atmamış “sayın” sözcüğünden “Kürdistan” sözcüğünün telaffuzuna gelinmiştir.

En masum demokratik hakları için mücadele eden öğrenciler ve işçiler terör örgütü üyelerinden çok daha ağır baskılar altındadır. Mecliste bulunan sözde muhalefet partileri çaresizlik içinde savrulurken terör örgütünün İmralı ve Kandil'deki liderleri gündemi belirlemektedir.

Kandil'de yapılan basın toplantılarını Türkiye'den basın ordusu en “ünlü” köşe yazarları ile izlemektedir.

Patlatılan bomba Lozan Antlaşmasını imha edip Sevr paçavrasını gündeme taşımaktadır. Sonraki hedef başta ulusal birlik olmak üzere devrim yasaları yok edilmektedir.

Açıklanan paketi şirin göstermek için partilere sunulan en önemli yem ise para olmaktadır. Seçim barajını düşürmek maskesi altında hazine yardımı yüzde 3 oy alan partilere kadar indirgenmekte, böylece seçim ittifaklarının önü kapatılarak ittifak yapan partilerin hazine yardımından yoksun olmaları getirilmektedir.

DTP'nin örgütlenme modeli esas alınmakta seçim sisteminde farklı öneriler adı altında dar bölge sistemi her koşul altında dayatılmaktadır.

Eğitim dili parçalanmakla kalmayıp, seçim propagandası dili de bozulmaktadır.

İstanbul'a yapılacak 3. köprünün adının Yavuz Sultan Selim olmasına karşılık “Hacı Bektaş Veli” üniversitesi adlı rüşvet devreye sokulmaktadır.

Cumhuriyetin temel değerleri dinamitlenmektedir. Kristal vazo bir kez kırılınca bir daha asla eski değerine kavuşmaz. Cin şişeden çıkınca bir daha dönmez. Pandora'nın kutusu bir kez açılınca kötülükleri bir daha içine sokamazsınız.  

Bombalı paket kim tarafından tuzaklanırsa tuzaklansın, içinin dolu ya da boş olduğunun önemi yoktur ve terör baskısı herkesi etkiler.

Açıklanan pakette Kürt vatandaşlarımızı baskı altına alan feodal kültür ve baskılara yönelik hiçbir şey yoktur.

Tek hedef Cumhuriyet devrimi ve ulusal birliktir.

Bombalı paket sonuçta sahibini vuracaktır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.