Ben, ben, ben-en büyük ben!

Ben, ben, ben-en büyük ben!
10.02.2006 Cumartesi saat 12.00. Hava günlük güneşlik. İş yerimde sakin, sakin çalışıyorum. Dışarıya bakayım dedim ki, bir de ne göreyim; önümdeki caddeden dere gibi su akıyor.       
Merakımdan dışarıya çıktım, bu suyun kaynağı nedir deyip, geliş yönüne hareket ettim. İtfaiye aracı Belediyenin önünde. İtfaiye görevlisi can havli ile elindeki hortumla 10 katlı binanın camlarına su fışkırtarak yıkamaya çalışıyor. Pes vallahi, bu modern bina bu şekilde mi temizlenir? İtfaiye memurunun yüzüne baktığımda o da yaptığı işten pek memnun değil gibi acı acı gülümsedi. Ne yapsın, emir verilmiş bir kere camlar temizlenecekti.  Bu bina şimdiye kadar bu sistemle mi temizleniyordu? 10 katlı Belediye  binasının  camları böyle  temizlenir mi?
            Hangi  ileri görüşlü düşündü bu sistemi? Gerçekten şaşılacak bir durum.  Temizlik yapılırken esnafın ve oradan geçen yayaların mağduriyeti hiç düşünülmedi mi? Düşünülmemiş ki bu tür bir temizlik işine girişmişler.
”Deveye demişler ki, neren yamuk” Devede, “Bana şöyle  bir bakın, nerem düzgün ki” demiş.
Karacabey Belediyesinin son üç yıl içerisinde yaptığı işlere göz atarsanız bu deyimin yorumunu daha iyi değerlendirirsiniz. Durup dururken, var olan binaları yıkmaya çalışıyorlar . Neymiş efendim Karacabey’in trafiğini rahatlatacaklarmış. Trafiğin rahatlamasını isteyen zihniyet neden Karacabey in heykel bölgesini paralı otopark yaptı? Eski peynir pazarını yıkmakla ellerine ne geçiyor? Mantığım bu konuyu benimsemedi. Karacabey’i bilen veya bilmeyen kim olursa olsun eski peynir pazarının yıkımının sağlıklı bir çözüm olmayacağını söyler. Yetkililer bunu göremiyorsa bu onların bakış felsefesini gösterir.
            Pazar yerine uzay çatı modeli. Vay anam be.. uzay he. Ne zaman uzaylı olduk. Hatırlarsanız Belediye BAŞKANIMIZ SEÇİMLER ÖNCESİ, “Karacabey’i 2 yıl içerisinde Avrupa şehri yapacağım” demişti, ne oldu? Avrupa şehri olabildik mi? Okuyucuların takdirine bırakıyorum.Görünen köy kılavuz istemez.Karacabey in 3 yıl içerisinde geldiği durum gayet açık ortada.Karacabeyli gençler hala kahve köşelerinde pinekliyor. Sayın Başkan. Öncelikle  seçimleri size kazandıran insanlara verdiğiniz sözleri yerine getirin.Ne demiştiniz.5.000 kişiye iş istihdamı yaratacağız.Biz Karacabeyliler hala bekliyoruz.Seçimler öncesi önüne gelenle koklaşan, kucaklaşan,evlere kadar giren, karşısına  kim çıkarsa gülümseyen tavırlarınızdan eser kalmadı.Yoksa Belediye başkanlığı hafif mi geldi.?Eğer hafif geldi ise neden o koltuğa talip oldunuz?Belediye başkanlığının zor bir makam olduğunu bilmeniz gerekiyordu. Siz devletin üst kademelerinde yöneticilik yapmışsınız, bu durumları gayet iyi bilmeniz gerekiyordu.Şu an öflemenin, böflemenin hiçbir manası yok. Başbakanın millete veremeye cesaret edemediği sözleri siz Karacabeylilere verdiniz. Bugün kü durum ortada.İtfaiye Belediyenin camlarını arazözle temizlemeye çalışıyor.Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu.
            Atatürk Diyor ki ; “Bütün bu muvaffakiyet yalnız benim eserim değildir ve olamaz. Bütün muvaffakiyet, bütün milletin azim ve imanıyla çalışmasını birleştirmesi neticesidir.”
Belediye başkanı Ergün KOÇ’un bu söylemden pek haberi yok galiba.Belediye başkanı seçildiğinden bu yana; seçimleri ben kazandım,yeni parkı ben yaptım, Pazar yerini ben yıktım ben yapacağım, eski peynir pazarını ben yıkacağım, Yeniköy’ü ben güzelleştirdim…….
            En büyük bomba da “Doğalgazı ben getirdim” Bayram değil seyran değil.  Başkanın Belediyenin girişine boy resmi asıldı. Kapı önüne  asılan bu poster halkın Belediyeye girişini engelliyor haberiniz olsun sayın “BEN” merkezli başkan. Karacabey Belediyesi kimsenin şahsi malı değildir.Bu milletin malıdır.Bu kurumu yönetenler sergiledikleri tavırlarla milleti canından bezdirmeye çalışmamalıdır. Unutmasın ki o makam kimseye kalmamıştır, herkes gelip geçicidir.          

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.