Anayasal Kurumlar

Anayasal Kurumlar
Dindar bir cumhurbaşkanı seçtirmek için kolları sıvayanlardan biri de TBMM’sinin AKP’li Meclis Başkanı Bülent Arınç idi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın büyük bir gizlilik içerisinde kafasının ücra köşesinde taşıdığı cumhurbaşkanı adayı Bay Arınç deşifre ediyordu. “Dindar bir cumhurbaşkanını inşallah seçeceğiz.” Çok geçmeden Başbakan Erdoğan’da büyük bir huşu içerisinde grup toplantısında adayı açıkladı. “Cumhurbaşkanı adayımız Abdullah Gül kardeşimizdir.” AKP grubundan alkışlar. Grup toplantı salonu ana baba günü. Bu zamana kadar hiçbir şeyden haberi olmayan ve özellikle bilgilendirilmeyen AKP Milletvekilleri bir birine sarılıyor, tebrikler ve bazılarında da gözyaşları. Çankaya’da dindar bir cumhurbaşkanı, ılımlı İslam’a iman etmiş bir Meclis Başkanı ve aynı paralelde bir Başbakan. Üçünün kökleri de “Milli Görüş”e dayanıyor. Ama milli görüş gömleğini; eskidiği için çıkarmışlar. Çıkarmışlar ama gömlek bünyeye öyle milli görüş ışını nüfuz ettirmiş ki, sanki çıkarmış gibi değiller. Neyse, gelelim seçime: Elde 353 milletvekili olunca, diğer partiler ile görüşme zaman kaybına neden olacağından, önce kimse ile görüşülmedi. Bu arada da bir 367 rakamı telaffuz edilmeye başlayınca, biraz telaşlandılar. CHP hariç bir milletvekili olan partilere giderek zaman kaybettiler. Neticeyi hep beraber gördük. Niçin bunları anlatıyorum? Nostalji olsun diye değil, bilgilerinizi tazelemek için. Dün akşam, Bay Arınç bir televizyon kanalında konuşuyor.. “Bize cumhurbaşkanı seçtirmediler. Hiç yoktan bir 367 rakamı çıkarıldı karşımıza. Bugüne kadar böyle bir rakam yoktu. Anayasa Mahkemesi kısa bir karar açıklamasıyla seçimin ancak 367’nin bulunmasıyla yapılabileceğini ifade etti. Biz de buna uyduk. Bizim Anayasal Kuruluşlara saygımız vardır. Ama bunlar hukuka uygun değil. Gerekçeli kararlarını merak ediyoruz ancak bunca zaman geçti. Henüz gerekçeli karar ortada yok.” Bu arada Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e de gönderme yapmadan duramıyor. Sözleri sitemkâr, biraz da kızgın. Bay Arınç avukattır. Anayasa, yasa, içtihat ve tüzük okuyup yorumlayabilecek yeteneğe sahip olması gerekir diye düşünüyorum. Nasıl olur da Anayasanın 102. Maddesinin 2. Fıkrasını anlamazdan geliyor. Fıkra gayet açık. Yorumu dahi gerektirmeyecek açıklıkta. Demek insanlar bir hedefe kilitlendiğinde, gözü bir şey görmüyor. Başarısızlığa uğrayınca da, kabahati birbirinin üzerine sıvamaya çalışıyor. Aynen Bay Arınç’ın yaptığı gibi. Basiretsizlik kendilerinin, suç ise Anayasal Kurumların. Tam manasıyla takiyye. Akılları sıra Seçmenin karşısına mağdur olarak çıkacaklar. Fakat seçmen, sizin mağdur mu yoksa mağrur mu olduğunuza 22 Temmuz’da karar verecek. 24 Nisan 2007’deki tavrınızı devam ettirirseniz belki daha karlı çıkabilirsiniz. Yapay davranışlara ne hacet var ki.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.