25 Eylül’e Çok Az Kaldı

Türkiye yine tayin edici kritik günler yaşıyor. Aynı anda pek çok konuda tarihi kararlar verilmesi gerekiyor. Bu konulardan bazısı kamuoyunda tartışılırken bazı önemli konular hiç konuşulmuyor. Bunun yerine geleceğimizde hiç önemi olmayan ıvır zıvır şeyleri tartışıyoruz.
Ülkemizin geleceğinde tarihi öneme sahip olduğu halde, neredeyse gündeme getirilmeyen en önemli konu ise 25 Eylül 2017 tarihinde Kuzey Irak’ta yapılacağı ilan edilen “Bağımsız Kürdistan” için halk oylaması.
Türkiye yıllardır BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) çerçevesinde emperyalist güçler tarafından tam bir kıskaca alınmış durumda. Birinci Körfez harekatı sonunda, Irak’ın Kuzeyinde oluşturulmaya başlanan Kürt bölgesi, ABD’nin Irak’ı işgalinden sonra adım adım kukla bir devletçik olma yolunda hızla ilerliyor. Uzun zamandır, parlamentosu, hükümeti, bayrağı ve parası var. Bu gelişmelerde, Türkiye’de iktidar olanların ağır sorumluluğu olduğu gibi, Türk iş dünyası da bu oluşuma “ihale kapma” sevdası ile destek verdi. Son olarak geçtiğimiz aylarda ülkemizi ziyaret eden Bölgesel Kürt Yönetimi temsilcilerinin gelişi sırasında, havalimanına ve görüşme salonlarında Türk bayrağının yanına söz konusu bu bayrak sorumsuzca asıldı.
Suriye’ye emperyalizmin müdahalesi ile başlayan iç çatışmanın geldiği noktada, ABD ile Türkiye, fiilen karşı karşıya geldi. ABD en sorumlu ağızlardan PKK’nın Suriye kolu PYD güçlerini “kara gücü” olarak ilan etti. IŞİD’le mücadele adı altında PYD’ye silah sevki günlerdir sürüyor ve sevk edilen silah miktarı IŞİD çeteleriyle mücadele etmenin çok ötesinde. Üstelik bu sevkiyat ülkemiz sınırları içinde PKK ile mücadelenin en sert şekilde sürdüğü dönmede oluyor. Güneydoğuda ele geçen silahların ABD kaynaklı olduğu artık gizlenemiyor. PKK-PYD militanlarının ABD subayları ile çekilmiş fotoğrafları gizlenmiyor.
İşte tam da bu sırada, Haziran ayının ilk haftasında Kuzey Irak’ta “Bağımsız Kürdistan” için halk oylaması yapılacağı ilan ediliveriyor. Bu halk oylaması için Diyarbakır’da bile açıkça çalışmalar yürütülüyor. ABD yetkilileri “Irak sınırları dokunulmaz değildir” diyebildiği gibi, “Kürt halkı şükranları hak ediyor, biz uzun zamandır Kürt halkını bağımsız bir ulus olarak görüyoruz” diyebiliyorlar.
Bütün bu gelişmeleri yetkililer küçük birkaç tepki dışında sessizce izliyor ve Türk halkının büyük bir kısmı gelişmelerden habersiz. Cin lambadan çıkmak üzere. Irak’ın Kuzeyinden sonra, Suriye’nin Kuzeyinde de bir Kürt bölgesi oluşturmak için kanlı bir savaş sürüyor. Sırada Türkiye ve daha sonra İran’da bir Kürt bölgesi oluşturma istekleri var. Ne yazık ki Türk halkı bu tehlikeye karşı uyarılmıyor ve siyasal iktidar gerekli tepkiyi vermiyor.
Oysa muhalefetiyle, iktidarıyla tüm partilerin, sendikaların, demokratik kitle örgütlerinin, meslek odalarının, kısaca tüm yurtseverlerin derhal harekete geçerek bu tehlikeli gidişe karşı birleşerek emperyalizmin bu kanlı oyununu bozmak için birleşmesi gerekiyor.
Gecikmeli olsa bile bu gidişe “dur” denileceğine inanıyoruz. Yarın çok geç olabilir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.