Vardiya değişimi

Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkeleri kaynıyor. Fas, Cezayir,
Tunus, Libya, Mısır, Yemen, Irak, Bahreyn ve Suriye. Bu ülkelerin tarihi
geçmişlerine ve idare şekillerine bir göz atalım.

FAS: Ülke, bağımsızlığını kazandığından buyana mutlaki
krallık ile yönetilmektedir. Kral dinin koruyucusudur. Bu münasebetle, din
referanslı  herhangi bir siyasi partiye
izin verilmez. Şimdilik sessizlik hakim gibi, fakat ileriki günlerde ne
olacak  bilinmez.

CEZAYİR: 1956 yılında 
Fransızların ülkeden defedilmesi için başlatılan bağımsızlık
mücadelesi  1962 yılında sonuçlandırılmış
ve cumhuriyet kurulmuştur. İlk Cumhurbaşkanlığına Ahmet Bin Bella  seçilmiştir. 1965 yılında Albay Huari
Bumedyan, askeri bir darbe ile Ahmet Bin Bella’yı devirmiş ve ülkeyi 1979
yılına kadar baskı altında yönetmiştir. Ölümünden sonra, Şadli Bin Cedid
Cumhurbaşkanlığına getirilmiştir. Ülke, 
uzunca bir süre seçimlere hile karıştırıldığı savları ile  karışıklığa maruz kaldı. Daha sonra
16.01.1992 tarihinde sürgündeki Budayif 
ülkeye dönmüş ve iktidarı ele geçirmiştir. Budayif, ülkedeki siyasi
faaliyetleri yasaklamış ve çok sayıda insanı idam ettirmiştir. Neticede
29.06.1992 tarihinde de kendisi bir suikast neticesinde öldürülmüştür.

TUNUS: Habib Burgiba önderliğinde, 1956 yılında
Fransızlardan bağımsızlığını kazandı ve Habib Burgiba Cumhurbaşkanlığına  seçildi. 1987 yılında  Başbakanlığa atadığı General Zeynel Bin
Abidin Ali, onbeşgün sonra Burgiba’yı görevden alarak,kendisi koltuğa oturdu ve
ülkeyi demir yumrukla yönetti. Netice ise: yolsuzluk, yokluk,  ailesinin ve kendisinin haksız
zenginleşmesiyle ülkeden firar.

LİBYA: 1911  yılında
İtalyanların hakimiyetine giren ülke; Sanusi kardeşlerin önderliğinde 1951
yılında bağımsızlığına kavuşmuştur. İdris Sanusi Krallığını ilan etmiştir. Kral
İdris Sanusi, Bursa’da  kaplıca
tedavisinde bulunduğu  l969 yılında  askeri bir darbe ile devrildi. Henüz yüzbaşı
rütbesinde bulunan Muammer Kaddafi yönetimi ele geçirdi ve kendisini albaylığa
terfi ettirdi. O günden bu yana ülkeyi akla hayale gelmeyen çılgınlıklarla
yönetti. Bütün aile efradını yönetimin kilit noktalarına yerleştirdi. Neticede,
halk isyanı ile yüz yüze geldi.

MISIR: 23 06 1952 tarihinde “Hür Subaylar” tarafından
yapılan darbe ile Kral Faruk iktidardan uzaklaştırılmış ve General Necip Devlet
Başkanlığına getirilmiştir. İhtilalin 
görünürde ikinci adamı, fakat aslında birinci adamı olan Albay Cemal
Abdülnasır, 1956 yılında General Necib’i devirerek Devlet Başkanlığını ele
geçirmiş ve 1970 yılında kalp krizi sonucu ölümüne kadar, ülkeyi baskı altında
yönetmiştir. Ölümünden sonra, Devlet Başkanlığına İhtilal  Komitesi üyesi olan Enver Sedat gelmiştir.
Enver Sedat’ta 1981 yılında bir tören sırasında suikast sonucu öldürülmüştür.
Yerine yine asker olan  Hüsnü Mübarek
getirilmiştir. Otuz yıl boyunca ülkeyi baskı altında yönetmiştir. Netice ise
halk hareketi görüntüsü altında görevden alma ve  sayfiye evine gönderilme.

Yemen, Bahreyn, Ürdün, Kuveyt, Suriye’deki diktatörler de
topun ağzında. Ama  köylünün deyimi ile
“Turpun büyüğü torbada” Asıl diktatör ise, Suudi Arabistan’da  taht’ında keyif çatmakta.

Ülkelerinin 
kaynaklarını, yabancılara peşkeş çeken ve aile fertlerini zenginleştiren
ve karşı çıkan vatanseverleri ise acımasızca yok eden diktatörler, birbiri sıra
koltuklarından indiriliyor.  Sakın
zannetmeyin ki bu ülkelere  demokrasi
gelecek.

ABD  başta olmak
üzere emperyalist  ülkeler, tabii
kaynakları zengin olan Kuzey Afrika ve Ortadoğudaki  ülkelerin diktatörlerine vardiya değişikliği
yaptırmaktadır. Olaylar halk hareketi gibi gösterilmekte ise de tam bir
tezgahtır.

Mezkür ülkelere demokrasi geleceğine, halklarının huzura
kavuşacağına ve üretilen milli gelirden hakça pay alacağına hiç ama hiç umudum
yok.

Sizin var mı? 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.