Üçbinbir Umut

Ben de sana bu mektubumu şu andaki çevremizi anlatmak için yazıyorum.

            Umut, Karacabey’de son 15 yıldır hızına yetişilmeyecek derecede inşaat çalışmaları var. Karacabey’in o kendine has içeri doğru gömme basamaklı, iki kanat kapılı, yanlarında iki köşe camlı evleri yıkılıp yerlerine, dört, beş katlı binalar yapılıyor. Yapılmasına yapılıyor da binaların kapı giriş, basamaklarını unutuyorlar.

            Sonradan yaya kaldırımlarına ilave basamak, kaldırım taşı dizmeler veya tenekeden giriş basamağı yapılıyor. Bunun bir çaresini bulamadık.

            Bir gün önce Öğretmenevi’nin bahçesinden Karacabey Ovasını izledim. Gözüm Çalı Bayırı’na kaydı. O güzelim bayırı sağından, solundan, üstünden karpuz kabuğu soyar gibi sıyırıyorlar. Taş ocakcıları, mermerciler, kireççiler hücum ettiler. Yağma Hasan’ın Böreğine. Zeytin, meşe, pırmal, karaçalı fidanlarını kürüyorlar dağın üzerinden. Çalışmalar sırasında çıkardıkları toz, ovaya yayılıyor. Ziyan ediyor çiftçilerimizin ürünlerini, meyve fidanlarını. Umut,  bu dağı birkaç yıl sonra göremeyecek herhalde.

            Ovamızın başında bir iki sıkıntı verici olay daha var. Son beş yılda başladı büyükbaş hayvan ahırları 1000-2000 baş hayvanı ahırlarda toplayıp besliyorlar ama hayvanların atıklarını derelere, meralara bırakıyorlar. Çevremizdeki sular kirleniyor. Ağaçlar kuruyor.

            Umut, son günlerde Karacabey’den otoyol geçecek söylentilerini duyuyor musun? Geçsin diyenler çoğunlukta. Tarlamı 3-5 bin lira fazla fiyatla satarım hesabı yapılıyor. Büyük büyük insanlar toplanıyor. Gölün Kuzey yakasından mı geçsin, Güney yakasından mı geçsin, tartışmaları yapılıyor. Yol Karacabey’den geçince Mustafakemalpaşa Ovası, Balıkesir Ovası, Manisa Ovası ve İzmir’de son 150 m genişlik binlerce metre uzunlukta.

            Bir dergide okumuştum. AB ülkelerinde otobanların 500 m sağına ve 500 m soluna çiğ yenen, domates, biber, elma v.b. sebze ve meyveleri ektirmiyorlar. Hatta hayvan yemi olarak kullanılan yonca, fiğ v.b. otları da ektirmiyorlar. Çünkü arabaların egzozlarından çıkan gazlar ve asfalttan kopan zift zerrecikleri bunlara yapışıyor. Tüketenleri kanser yaptığı saptanmış. Bu nedenle bu yol hiç yapılmamalı. Sadece Karacabey Ziraat Odası değil yol güzergahındaki ilçe ve iller duruma el koymalıdır. Atatürk ne güzel söylemiş, “Hattı müdafa yoktur. Safhı müdafa vardır. Bu safhı tüm vatandır” diye.

            Çevre ile ilgili dertlerimiz çok Umut. İlçemizdeki, köylerimizdeki çöpler ayrı bir dert, nereye koysak sığmıyor. Etrafa zarar veriyor. Bir de çöplüklerde bir şey dikkatimi çekti. Deniz kuşu martılar çöplükleri mekan tutmuşlar. Hayvanlara denizlerde yiyecek balık kalmadı herhalde.

            Umut, bu kadar olumsuzluk karşısında güzel şeyler de yapıldı Karacabey’de. İki büyük park, çevre yolların ağaçlandırılması, Karadağ’da rüzgarla elektrik üreten üreteçler kuruldu. Özel şirketler ve devlet ağaçlandırma sahaları yaptılar. Geri dönüşüm fabrikaları kuruldu. Karacabey Ovası hala verimliliğini, bereketini koruyor. Dil Ovası gibi olmadı.

            Umut, mektubumu okuduğunda dedene mutlaka vatanın ahvalini yaz. Gözlerinden öperim. – Deden.

 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.