Türk toplumu tüketime özendiriliyor

Milliyet Gazetesi Ekonomi yazarı Bay Güngör Uras ABD’ye bir gezi yapmış. Amerikalı tüketicilerin harcamaları ile ilgili gözlemlerini köşesinde anlatıyor.
ABD’li tüketiciler son günlerde harcamalarını kışmışlar. Nedeni de, Amerikan ekonomisindeki daralma. Kendilerini kağıt üzerinde fakirleşmiş hissediyorlarmış. Ülkede sadece benzin fiyatları yükselmiş. Gıda ürünlerinin fiyatı ise aynılığını koruyor, bazı ürünlerde ise fiyat düşüşü dahi olmuş. Fakat, halkın morali bozulmuş. Harcamalarını kısma yoluna gidiyor.
Bay Güngör Uras’ın köşesinden gelelim Türkiye gerçeğine. Türkiye’de 5 Nisan 1994, Kasım 2000 ve 21 Şubat 2001’de üç kez ekonomik krize maruz kaldı. 2001 ekonomik krizinde ise birçok banka iflas bayrağını çekti ve hazinenin üzerine elli milyar ABD doları ceremeyi yükledi. Neticesinde birçok işyeri kapandı, birçok çalışanda işsiz kaldı. Buharlaşan elli milyar ABD doları halkın üzerine yüklendi.
Ama gelin görün ki, Türk halkı harcamalarından fazla bir kısıntıya girmedi. Kredi kartı harcamaları yüz milyar YTL.yi aştı. Yani üretilmeden, tüketildi. Kredi kartı ile yapılan harcamaların yanında birde tüketici kredileri devreye sokuldu. Tam bir tüketim cenneti. Ve halen meselenin vahameti kavranmış değil. Harcamalar son gaz devam etmekte. Televizyon reklamlarının önemli bir bölümü, tüketimi özendirici. Yok bilmem ne bankanın kredi kartı ile on taksit, on iki taksit sürüp gidiyor.
Tamam da. Kazanılmamış para ile yapılan harcamalar, vadesi geldiğinde ne ile ödenecek düşünen yok. Yeter ki sen harca. Nasıl olsa kişi başına milli gelir, hesaplama yöntemlerindeki yeni buluşlar ile arttırılıyor. Vatandaşa gece uykusunda zenginleştiği müjdeleniyor. Geniş halk kitleleri borç batağına sürükleniyor.
Tüketici kredileri ve kredi kartları 1980’li yılların ikinci yarısından itibaren hayatımıza girdi. Tüketici kredileri, batılı ülkelerde talep artışı yaratmak için ihdas olunmuş bir ekonomik enstrümandır. Bu ülkelerde arz fazlalığı mevcut. Tüketimi teşvik amaçlı olarak düşünülmüştür. Bizde ise arz noksanlığı var. Tüketimin arttırılmasına gerek yok.
Bizde kredi kartı olarak isimlendirilen kartın batıdaki görevi, sadece harcamadır. Harcamalarda kart kullanılması, nakit para tedavülünü engeller ve ekonomik harcamaları kayıt altındadır. Batı toplumları parasını bir bankaya yatırır ve o bankadan aldığı harcama kartları ile harcamalarını yapar, ödeme gününde de kart yekunu banka hesabından tenzil edilir. İşin aslı böyledir.
Ülkemizde ise, adına kredi kartı denilmiş; harcama görevi bir kıyıya itilmiş ve borçlanma belgesi olarak kullanılır olmuştur. Tabii bankalarca gerekli kolaylıklar da düşünülmüş. %20’sini öde %80 faizlendirilsin. Aylık faiz oranı %5. Yıllık basit faiz %60. Bileşik faiz oranı ise %100’ü geçiyor.
Bu faiz oranları ile sanayici ve ticaret erbabının kredi kullanması olanaksız. Fakat tüketici vatandaş gözü kapalı dalıyor.
Tüketici dernekleri toplumu tüketim konusunda bilinçlendirmeli. Artık işin şakası yok. Hani denir, borç gırtlağa kadar geldi. Borç gırtlağı da geçti. Vatandaşın büyük bölümü borç deryasında yüzmeye çalışıyor. Bu gidişle bir çoğu boğulacak.
Bu gidiş selamete değil, kıyamete doğrudur. Toplumun manevi ve ahlaki yapısında bozulmalara sebep olur.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.