Türk Eğitim Sen çamur atıyor!

Türk Eğitim Sen’in kendilerine çamur attığını ileri süren Eğitim Sen İlçe yöneticileri, “Bizler bu basın açıklamasına yanıt verme ihtiyacı duymazdık. Ancak, ‘Susmak ikrardan gelir’ gibi bir algı oluşmaması için bu açıklamayı polemikten uzak durarak yapmayı zorunlu bulduk.

İlgili sendika temsilciliğinin Anadil, İstiklal Marşı, Andımız gibi hassas konular üzerinden başka bir sendikayı eleştirirken, hızını alamayıp Eğitim Sen’ e de çamur attığı görülmektedir.

Öteden beri var oluşlarını şiddet, din sömürüsü, ötekileştirme, şovenizm ve dayanaksız suçlamalar üzerine kuranlar gibi düşünmemekteyiz. Barış istemenin bile bu ülkede PKK-KCK gibi yapılarla bağdaştırılması, ötekileştirmenin en tipik örneğidir. Laik olduklarını dönem dönem dile getirip, yayınladıkları basın açıklamasında açık bir şekilde din temelli bir anayasayı savunmaları (bildiride Eğitim Bir-Sen’i ‘kör, ruhsuz ve dinsiz’ bir anayasa istediği için eleştirmektedir.) en hafif ifadesiyle din sömürüsüdür” dedi.

Eğitim Sen’in her zaman barışçı bir sendika olduğunu dile getiren yöneticiler, “Biz bu ülkede en insancıl ancak, en meşakkatli yolu yani ‘Barış Yolu’nu seçtik. Binlerce yıldır birlikte yaşayan bu halkların, bundan sonra da eşit, özgür, sömürülmeden birlikte yaşayabileceğine, sorunların da barış temelinde çözülebileceğine inanıyoruz. İnsanca yaşamanın refahtan ve zenginleşmeden pay almakla mümkün olacağını biliyoruz. Bu kadar somut taleplerimizi itibarsızlaştırma derdinde olanlar, suçlamalarına devam ediyorlar. Bu düşüncelerimizden dolayı bizleri PKK-KCK gibi oluşumlarla bağdaştırmak bize yapılacak en büyük haksızlıktır. Örgütlenmemizi engellemek için bizleri bu şekilde yaftalamak, birileri açısından en kolay yol olmuştur.

Oysaki bizi suçlayanların sendikal mücadele adına en etkili eylemleri; 2001 yılında çıkarılan ‘4688 sayılı grevsiz ve toplu sözleşmesiz sahte sendika yasası’ eylemidir. Bizler Kızılay Meydanı’nda polisin gazlı ve coplu müdahalesine rağmen bu yasayı protesto ederken, ilgili sendikanın, dönemin iktidarının isteğine uygun olarak ‘Yasamızı isteriz’ diye TBMM önünde yaptıkları eylem hala hatıralardadır. Bu yasanın sendikal mücadeleye verdiği zararı da tüm kamuoyu bilmektedir.

KESK, ‘Memurun sendikası mı olur?’ dendiği umutsuz bir dönemde verdiği mücadeleler sonucu sendikasını kurmuş, tüm topluma memurların da örgütlenebileceğini ispatlamış ve öncülük etmiştir.

Sendikaların görevi başka sendikaları karalamak değil, mücadele vererek hak aramaktır. Birincil ilişkilerin etkin olduğu bir yerde, sendikacılığı çatışma üzerinden götürmektense, tüm memurları ilgilendiren konular üzerinden bir mücadele geliştirmekten yanayız.

İlgili sendikanın, Kamu-Sen genel merkez sitesinde bire-bir karşılığı olan basın açıklamasını yayınlamadan önce, bir kez daha değerlendirmesini arzulardık.

Bu güne kadar ‘Hak verilmez, alınır’ anlayışıyla tüm emekçilerin haklarını savunduk, bundan sonra da savunmaya devam edeceğiz. Bu ülkenin sendikal anlamda en etkili muhalif gücünün biz olduğuna inanıyoruz. Bundan dolayı bu tür saldırılara zaman zaman uğrayacağımızı da biliyoruz. Ancak hiçbir saldırı bizi yolumuzdan döndüremeyecektir” ifadelerine yer verdi.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.