Teori mi, pratik mi?
Teori mi, pratik mi?
Her zaman, her işte gündemini koruyacak bir tartışma konusu vardır. Bu bir işi yapmak için teori mi yoksa pratik mi önemlidir.
Tabi ki eksikliğini görme olgunluğuna erememiş herkesinde kendi yolunu savunduğu bir konu. En popüler söylem ile ‘alaylı mektepli çatışması’. Yıllar önce sınavın ortasında hocamla tartışmak zorunda kalmıştım: Soruda, pulluğun kullanım şekilleri soruluyordu. Asıl sorulmak istenense sürüm şekilleri idi (açık kapakters kapak vs.). Çünkü pulluğun kullanım şekilleri diye bir konu görmemiştik. Oysa çiftçimiz pullukla neler yapmaz ki, en basitinden kulaklarını söküp pancar çıkartır. Tarla sürmeyi bırakın traktöre bile binmemiş yeni mezun hocamın, sınavdan bir saat sonra tarla sürmeye gidecek olan bana, bu soruyu sorması ve hiç tarla görmemiş insanlarla aynı soruları cevaplayacak olmak, beni biraz ukalalaştırmış olsa gerek. Yarım saat boyunca sorunun yanlış olduğunu anlatmaya çalıştım. Tabi dersten geçebilmek için sonunda susmak zorunda kaldım. Pratikten bu kadar yoksun biri öğrencisine ne verebilir diye düşünmüş olmalısınız. Ama öyle değil; Ben o hocamdan çok şey öğrendim. Pulluğun ön dikey ve arka yatay açılarının ne anlam ifade ettiğini anlayabildim. Onlarda ne diyeceksiniz? Alaylı hiçbir pulluk imalatçısının bunların oranını bildiğini sanmıyorum. Biz tarla sürerken direksiyonu hep sola bükeriz. Traktörü ancak bu şekilde dengede tutabiliriz. Oysa arka tahtaya verilecek 2 derecelik bir açı traktörün sağa çekmesini önlediği gibi % 10-15 oranında bir güç kaybını da engeller. Ön dikey açıları tam olarak ayarlanan bir pulluğun ise değil sert yer, asfalta bile batmaması mümkün değildir. Asıl vurgulamak istediğimse bu kısır tartışmanın haklı olanı yoktur. Teoriden uzak pratik cehalette ısrar, pratiğe aktarılamayan teori ise sanat için sanat yapmak gibi bir şey olur. Sonuçta her iki tarafta kendini aldatmış olur.