Tarım sorunları masaya yatırıldı

Karacabey Ticaret ve Sanayi Odası'nın tarım, hayvancılık, tohum, zirai ilaç faaliyetlerini içeren 1.Meslek Grubu'nun organizasyonu ile “Bitkisel üretim sorunları ve çözüm önerileri” masaya yatırıldı.

KTSO konferans salonunda dün gerçekleştirilen toplantıya, Bursa İl Gıda Tarım ve Hayvancılık yetkilileri, Karacabey Ziraat Odası Meclis Başkanı Nuri Karaca ve meclis üyeleri, sulama birlikleri, sivil toplum kuruluşları, siyasi parti temsilcileri, KTSO meclis üyeleri ile çok sayıda çiftçi katıldı.

Programın açılış konuşmasını yapan KTSO Başkanı Naci Güncü, Karacabey'in bitkisel üretim sorunlarını gündeme getirmeyi hedefledikleri söyledi.

Ekim deseninin oluşturulması, elektrikli sulamanın yaygınlaştırılması ve yakıt giderleri gibi çiftçinin birçok sorunu olduğunu kaydeden Güncü, yerel seçimle birlikte Büyükşehir kapsamına girecek Karacabey'in yeni bir vizyonu olması gerektiğini vurguladı.

Toplantıyı organize eden 1.Meslek Grubu üyelerine teşekkür eden Güncü, “Amacımız yıkıcı eleştirilerden ziyade, sorunlarımızı önem sırasına göre belirleyerek yapıcı çözüm önerilerinde bulunmak olmalıdır. Toplantı sonucunda ortaya çıkacak tespitler, en yüksek karar alıcılara iletilecektir” dedi.

Ardından söz alan Karacabey Ziraat Odası Meclis Başkanı Nuri Karaca, ilçedeki 600 bin dekar tarım arazisinin 400 bin dekarında sulu ve konvansiyonel tarım yapıldığını belirtti. 

Karacabey'in tarım konusunda, Türkiye'de beşinci, Bursa'da ise birinci sırada yer aldığına dikkat çeken Karaca, “İlçemizde, narenciye ve fındık hariç olmak üzere tüm ürünler yetiştirilmektedir. Çiftçi yapısının küçük ve orta büyüklükte olması rasyonel olarak görülmese bile, istihdama katkı sağlamaktadır” diye konuştu.

Karacabey'in tarımsal sorunlarını sıralayan Karaca, “Endüstri amaçlı yetiştirilen domates konusunda iddialıyız. 2013 yılında 90 bin dekar alanda 1 milyon ton domates hasat edildi. Bu rakam, hastalıklara karşın iklim şartlarının elverişli geçmesi ile mümkün oldu. Dekar başına ortalama üretim 10 ton civarında. ABD'de ortalamanın 8 ton olduğu düşünülürse, topraklarımızın kalitesi ve çiftçimizin başarısını ortaya çıkmaktadır. Ancak 90 bin dekar ekim alanı çiftçimizin aleyhine olmuştur. Sanayinin ihtiyacı olan domates 50 bin dekar da yapılacak üretim ile karşılanabilecekken, oluşan arz fazlası ürünlerin satışını zorlaştırarak fiyatların düşmesine ve çiftçimizin gelir kaybına neden olmuştur. Bu hususta özellikle TİGEM'e ait arazilerin domates ekimi için icara verilmesinin önlenmesi gerekmektedir.

  Dane mısır, bu yıl 1 buçuk ton ortalama ile 100 bin dekar olarak sonuçlanmıştır. Oldukça önemli olan bu rakamlar tarımda ileri olan Çukurova bölgesinde 1,2 ton olduğu göz önünde tutulursa, topraklarımızın bereketi ve çiftçimizin gayreti yeniden ortaya çıkmaktadır.

400 bin dekar sulamalı tarımın yapıldığını belirtmiştim. Sulama maliyetlerinin yüksekliği çiftçimize yük olmaktadır. Bununla ilgili olarak kolaylıklar sağlanması gerekmektedir. Ayrıca sol sahil olarak adlandırdığımız Mustafakemalpaşa sathında yer alan topraklarımızda bor sorunu yaşanmakta ve gün geçtikçe de sıkıntı artmaktadır. Bir diğer husus ise sözleşmeli tarım alanında, çiftçilerimizin özellikle tohumluk mısır üretiminde yaşanan sorunudur. Firmalar, çıkan yasalara ve tüm ısrarlarımıza karşın yapılan sözleşmelerin bir nüshasını çiftçimize, bir nüshasını da İlçe Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü'ne teslim etmiyor. Ayrıca sözleşme esnasında alınan açık senetler nedeniyle istenmeyen durumların yaşanmasına sebebiyet veriliyor.

Bir özeleştiri de yapmak istiyorum. Yasal zemin varken biz halen Kırmızı Et Üreticileri Birliği oluşturamadık. Bunu bir an önce hayata geçirmeliyiz. Üreticimizin menfaatine olacak bu yapı için hep birlikte çalışmalıyız.

Bu yıl 10 milyar liraya yaklaşan desteklemenin büyük kısmı çok büyük işletmelere gitti. Büyük işletmeler aslında sektör dışında faaliyet gösterip, özellikle bu desteklerden yararlanmak için hayvancılıkla uğraşmaya başladılar. Köylerde ise durum tam tersine değişmeye başladı. Hayvancılık yapılamaz duruma geldi.

Bir diğer konu ise toplulaştırma sorunudur. 2008 yılında alınan karar ile Mustafakemalpaşa'da 11 köy, Karacabey'de ise Bakırköy ve Uluabat'ı kapsayan toplulaştırma kararı uygulanamadı. Zaman aşımı süresi başladı. Durum böyleyken Otoyol güzergâhında olan 13 köy ve 4 mahallemiz için ihaleler yapıldı. Projeler tamamlanıp, faaliyetler başladı. Bu projede çok dikkatli olunması, çiftçilerimize verilecek hazine yerlerinin tarıma elverişli olması, çiftçilerimizin mağduriyet yaşamaması için gereklidir.

Artık çiftçimizin kronik sorunu haline gelen mazot ve gübre fiyatlarının yüksekliği ve sürekli gelen zamlar gerçekten çiftçimizi ezmektedir. Her ne kadar yetkili ağızlardan mazot konusunda herhangi bir indirim olmayacağı açıklamaları gelse de, biz fiyat artışlarının mazottan ziyade benzine yapılması gerektiğine inanıyoruz. Çünkü mazot hem çiftçimizin, hem nakliyecimizin kullandığı en önemli gider harcamasıdır. 5-6 tane firma gübre üretim ve ithalatını kontrol ediyor. Üretim sezonu başlangıcında fiyatları artırıp, atıl zamanlarda ise düşürüyorlar. Çiftçimizin girdi maliyetlerini yükseltiyorlar. Pankobirlik, Tarım Kredi Kooperatifi ve Trakya Birlik Kooperatifi sayesinde çiftçimizin eli bir nebze rahatlıyor. Biz bu kurumların daha etkin çalışabilmeleri için desteklenmelerini istiyoruz.

Her ne kadar sektörümüz dışında yatırımcılar olsa da kurulan hayvan çiftlikleri özellikle yem bitkileri ihtiyacını çiftçilerimizden karşılamaktadır. Artan bu talep, çiftçimize ekonomik katkı sağlayacaktır.

Piştikoz olarak adlandırdığımız bölgede buğday tarımı bitmek üzeredir. Gerek verim düşüklüğü, gerekse hastalıklar buğday tarımını önlemektedir. Bu bölgemizde alternatif ürünler için (Kanola, yem bezelyesi gibi) çalışma yapılmalıdır.

Sektörümüzün stratejik bir sektör olduğunu belirterek tüm siyasileri, odaları, birlikleri el ele vererek ortak çalışmaya davet ediyorum” dedi.

Ova Köyleri Sulama Birliği Başkanı Sami Özseçen ise, sulama maliyetlerinin ürün maliyeti içindeki payının yüzde 3 olduğunu belirtti. Özseçen, “Önemli olan tarlanın başından, bitkinin köküne kadar olan kısımda maliyetlerin artmasıdır. Bu ayrıma dikkat edilmesi gerekmektedir. Kademeli pompaj sistemi ile sulama yapılan alanlarda doğal olarak enerji sarfı nedeniyle maliyet artmaktadır. Bu alanlarda ekilecek ürünlerin doğru tespit edilmesi gereklidir” şeklinde konuştu.

Katılımcıların soruları ve verilen cevapların ardından tamamlanan toplantıda şu hususlar ön plana çıktı:

*Kapalı sulama sistemine geçilmesi için gerekli çalışmalar yapılmalı.

*Ürün çeşitliliğinin artırılarak, yem bitkilerinin ara ürün olarak üretilmeye başlanması.

*Üretici birliklerinin kurumsal kapasitelerinin güçlendirilmesi.

*Miras Kanunu'nun ivedilikle çıkması.

*Çiftçilerin tarım ve teknoloji alanında yaşanan gelişmelere uyumu için eğitim ve danışmanlık faaliyetleri yürütülmesi.

*Verimliliğin arttırılması yönünde çalışmalar yürütülmesi. 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.