SÜSİAD

Başlık olarak sunduğum rumuzun açılımını merak ettiğinizi
tahmin edebiliyorum. Türkiye’de işadamlarının çeşitli kuruluşları vardır. Örnek
olarak: TÜSİAD, MÜSİAD, GİSİAD, TOBB ve TİSK gibi. Henüz adı konmamış bir
kuruluş daha oluşuyor ki, en maharetli olanları da bu grubun içindeler. Henüz
hükmi şahsiyet statüsünde değil. Muhtemel adı “SÜSİAD” Türk ekonomisinde hatırı
sayılır bir etkinliğe sahip.

Açılımı  “Sübyan
Sanayici Ve İşadamları Derneği”. Yani, babalarının kucağında iş hayatına
atılıp, nice sanayici ve işadamlarına taş çıkartıyorlar. Devletin sırtında
keyif çatıp, palazlanıyorlar. Harika çocuklar. Kimi okyanuslarda gemi
yüzdürüyor, kimi daha oniki yaşında kendisini sosyal güvenlik kapsamına
aldırıyor, kimisi ise mısırdan başlayıp, tavuk 
yumurta derken; kireç imalatı ve termik santrala kadar uzanıyor.

Termik santral konusundaki mihmandarı kimdir bilmiyorum
ama, iyi bir mihmandar olduğunu sanmıyorum. İşyeri kuruluş faktörleri dikkate
alınmadan, yer tespit edilmiş. İşyeri kuruluş faktörlerini en önemlisi
hammaddedir. Termik santralın hammaddesi ise linyit kömürüdür. Karacabey
Kurşunlu Köyü’nün civarında bildiğim kadarı ile kömür yatakları
bulunmamaktadır. Uzak diyarlardan gemi ile veya kamyon ile getirilecek kömür
ile elde edilecek elektriğin karlılığı ne kadar olur? Orman ki, Türkiye’nin
bitki örtüsü en zengin olanı. Sekiz yıl gibi kısa bir sürede kendisini
yenileyebiliyor.

İlk fizibilite raporlarına göre, günde ikibin ton kömür
yanacak. Külü, dumanı ve zehirli gazları bölgeye yayılacak. Köylünün tamamına
yakını, santral kurulmasını istemiyor. Birkaç çıkarcı ise, doğabilecek
zararları, görmezden gelip, kendi midesini ön planda tutmaktadırlar. Kimi
pahalı arazi satmanın, kimi de sözde işsiz çocuğunu işe sokmanın peşinde.

1977 yılında görevli olarak Afşin İlçesinde idim.
Afşin-Elbistan santralının kuruluş safhası. Pancar Bölge Şefi ile, santralın
inşasını gerçekleştiren şirketin yetkilisini ziyaret etmek ve santral hakkında
bilgi edinmek için inşaat sahasına gittik.

Henüz üç ocak, üzerinde 165 metre yüksekliğinde
üç baca ve 90 metre
yüksekliğinde üç buhar kulesi inşaatı neticelenmiş. Günde yirmibin ton kömür
yanacak. Civar dağlar kömür yatağı, fakat kalorisi çok düşük.Yanan kömürün külü
araziye yayılacak, duman ve zehirli gazları ise bölgenin üzerine kabus gibi
çökecek. Bölge halkının çoğunluğu tehlikenin farkında ve santrale karşı. Orada
da küçük bir çıkarcı gurup, rant peşinde.

Netice ne oldu? O güzelim Afşin ve Elbistan ovaları, külle
kaplandı, zehir solunur oldu. Ova betonlaştı. Halk, üzerlerine çöken kabustan
kurtulmak için yoğun bir  mücadele
başlattı ancak nafile.

Karacabey halkı, günlerdir gündemden düşmeyen bu belayı,
çöreklenmeden defetmenin mücadelesini verirken tek yürek olmanın bilinci içinde
kenetlenmelidir. Çünkü, yarın çok geç olabilir.

İNKAR ETSENDE

Öyle görülüyor ki, “kürt 
açılımı” paketi seslendirildiğinden buyana, Abdullah Öcalan’la bire bir
görüşmeler yapılmakta. Önceleri, görüşmeler gizli yürütülmüş. Hükümetçe,
görüşmeler her seferinde reddedilmiştir. Dile getirenler ise, Başbakanca  “şerefsizlikle” suçlanmıştır.

Gel gör ki, mızrak çuvala sığmıyor. Görüşmeler Kandil’den
teyit ediliyor. Görüşmeleri her defasında inkar eden Başbakan, köşeye sıkışmış.
İmralı ile görüşmeleri, devletin bazı kurumlarının yapmış olabileceğini ifade
etmiştir. Bu defa da, kendisinin görüşme yaptığını ispatlayamayanın “şerefsiz”
olduğunu söylemeye başlamıştır.

Devlet kim? Devletin kurumları kime bağlı? Kimden talimat
alarak hareket ederler? Talimatı vereceksin, kıyıya çekileceksin, sıkışınca da,
ben görüşmedim diyeceksin. Tam bir şark kurnazlığı.

Aslında diyebilirdi ki, “evet ilgili kurum yetkililerine
hükümetimiz talimat vermiştir ve talimatımıza istinaden, yetkili kurumumuzun
yetkilisi İmralı’da Abdullah Öcalan ile görüşmüştür.

Ama bu samimiyet ve cesaret gösterilememiş ve inkar yoluna
gidilmiştir.

Şurası unutulmamalıdır ki, gizli hiçbir şey ilanihaye saklı
kalmaz. Zaman içerisinde gün ışığına çıkar. Gizleyenlerin mahcubiyeti ise
yakalarına yapışır kalır.