Sorgulanmayan kürsüler

Sorgulanmayan kürsüler
İstanbul Beylikdüzü’ndeki Fatih Sultan Mehmet Camii İmamı Hasan Hakyemez vaazında aynen şunları söylüyor:
Eşini çalıştıran adamın biri bana gelerek, karısının kendisini patronu ile aldattığını ve ne yapması gerektiğini sordu.
“Karılarınızı çalıştırırsanız günaha girersiniz. Bu adamın durumuna düşersiniz. Erkeğin bir nefsi var, kadının ise dokuz nefsi var. Hangisine hakim olsun. Kadın nefsine düşkündür. Çalışan kadın işyerinde nefsine hakim olamaz. Ben size, İslam’ın emrini tebliğ ediyorum.”
İmam, çalışan kadınların iffet konusunda daha elastike olduğunu, nefsine kapılıp namusuna daha kolay leke sürebileceğini iddia etmektedir.
Basın işi ele alıp, İmam’dan olay hakkında detaylı bilgi istediğinde; konuşmaktan kaçınmıştır. Minberde bülbül kesilen İmam, karşısında basını görünce, kapıyı kapatıp kaçmakta bulmuştur çareyi.
Camideki minberde konuşan vaizin kürsü hürriyeti hiçbir kurumda ve hatta TBMM Başkanlık kürsüsünde dahi mevcut değildir. Vaiz ne derse, cemaat başını önüne eğmiş vaziyette dinler. Kimseden çıt çıkmaz.
On yaşındaki İlköğretim öğrencisi, öğretmeninin söylediği aklına yatmıyor ise, soru sorar ve ek izahat ister. Cami de, her nedense vaizin gerçek dışı beyanları olsa dahi, kimse itiraz etmez. Sanırım, malüm camide vaazı dinleyenlerin pek çoğunun eşi çalışıyordur. Fakat yine pek çoğu bu hakaret karşısında sesini çıkarmamıştır.
Bu ve buna benzer densizlikler zaman zaman olagelmektedir. Toplumda yüzyıllardır yerleşmiş olan korku, itiraz hakkının kullanılmasının önüne geçmiştir ve vaizin her söylediğinin Kur’an emri olduğu zannedilmiştir.
Bazı din görevlileri, Kur’anı bir kıyıya koymuş ve kimin tarafından kaleme alındığı bilinmeyen tefsir kitaplarını baş tacı yapmış ve cemaata abuk sabuk telkinlerde bulunmaktadırlar. Sıkıştıklarında da bu zırvalarının İslam’ın emri olduğunu iddia ederler.
İslam’ın kaynak kitabı Kur’andır. Kur’an da kadının çalışmasının günah olduğuna ilişkin bir hüküm yoktur. Tamamen gerçek dışı bir beyandır. İslam Peygamberi, bütün hutbelerinde Kur’andan hiç dışarı çıkmamıştır.
Kur’an dışına çıkıldığında keyfiyet başlar. Bir din görevlisi, bir tarikat şeyhinin tefsirinden; diğeri bir başka Şıh’ın sohbetlerinden dem vurur. İslam Dini, dejenerasyona uğrar ve tanımaz hale gelir.
Burada vatandaşa da bazı görevler düşüyor. Dini, sadece imam ve vaizlerden öğrenmeye çalışmasınlar. Din konusunda pek çok yayın bulunmaktadır. Örneğin, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın onayı bulunan “Kur’anı Kerim ve Türkçe Anlamı”, Prof. Dr. Yaşar Nuri Yılmaz’ın “Kur’andaki İslam”, “İslam Nasıl Yozlaştırıldı” ve “Yeniden Yapılanmak” gibi eserler.
Lütfen artık kolaycılığı bırakalım. Okuyarak öğrenmeye çalışalım.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.