Sevgi

14 Şubat günü toplumun bir bölümü “Sevgililer Günü’nü” kutladı.
Birbirlerine hediyeler alanlar, eğlence yerlerinde çeşitli şekillerde eğlenerek kendilerince günün anlamını yerine getirmiş oldu.
“Sevgililer Günü” kavramını bir kenara bırakıyorum da şu “Sevgi” nedir? İllaki karşı cinsten iki kişinin birbirini sevmesi midir? Başka sevgi yok mudur? Yani mesela “Vatan sevgisi”, “Kardeş sevgisi”, “İş sevgisi”…bunlar da “Sevgi” değil midir?
Demek ki konu derin, mana saklı bu “Sevgi” sözcüğünde. Bu nedenle bu konuyu bundan sonraki bir yazımda uzun uzadıya gündeme alacağım.
Bu yazımda sizlere genel anlamda sevgi ve sevginin türlerinden söz etmek istiyorum.
İnsanoğlu dünyaya geldikten sonra kendi varlığının farkına varmaya ve daha sonra da düşünmeye, sorular sormaya ve üreterek araştırma yapmaya başlıyor.
Esasen duygular daha anne karnında iken oluşuyor ve duyguların olduğu her yerde “Sevgi” de söz konusu oluyor.
Masumi Toyotome isimli bir Japon yazara göre “Sevgi” 3 türlüdür.
Birincisi “Eğer” türü sevgi. Yani ancak belli beklentiler karşılandığı zaman oluşan sevgi. “Eğer çalışkan olursan annen baban seni sever. Eğer başarılı olursan seni severler”…Bir şarta bağlı olan sevgi. Karşılık bekleyen sevgi. Karşılığında bir şey kazandıran sevgi. Özet olarak menfaate bağlı olan sevgi.Ve maalesef en çok rastlanan sevgi türü bu.
İkincisi “Çünkü” türü sevgi. Bu tür sevgide kişi bir şeye sahip olduğu, bir şey olduğu, ya da karşı tarafın istediği bir şey yaptığı için sevilir. “Seni seviyorum çünkü çok güzelsin. Seni seviyorum çünkü çok zenginsin. Seni seviyorum çünkü istediğim elbiseyi aldın”…Dikkatli bakarsak bu tür sevginin “Eğer” türü sevgiden pek farklı olmadığını görürüz, burada da bir beklenti koşulu olduğu için. Her iki tür sevgi de güven duygusu vermeyen, gerçek ve sağlam sevgi türleri değildir. Ama üzülerek söylemeliyim ki toplumuzda gördüğümüz en çok sevgi türleri de bunlardır.
Üçüncü tür sevgi “Rağmen” diye adlandırılan türdeki sevgi. Bir koşula bağlı olmadan, karşılığında bir şey beklenmeden, bir şeyin varlığını esas olarak almadan oluşan sevgi türü. Hatta bir takım eksikliklere karşın oluşan sevgi türü… Ya da önceden sahip olunan bazı değerlerin, gücün bitmiş olmasına karşın devam eden sevgi türü…
”Gözlerin görmemesine rağmen seni seviyorum”…
“Çok paran, araban, evin olmamasına rağmen seni seviyorum”…
“Karnende 2 tane zayıf olmasına rağmen seni çok seviyoruz”…
Dünyada sevilmek istemeyen kişi yoktur. Peki dünyada sevgi ne kadar var? Hepimize yetecek kadar var mı? Yoksa sadece açlığımızı bastıracak kadar mı?
Masumi’ye göre dünyadaki en büyük kıtlık “Rağmen” türü sevginin yeterince olmayışı,
Bence de öyle…
Her şeye rağmen sizleri seviyor ve gecikmiş de olsa “Sevgililer Günü”nüzü kutluyorum…
Sağlıcakla kalın…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.