Santral ve Mal

Türkiye’nin en stratejik tesislerinden biri daha pazarda domates satılır gibi satıldı.
YEAŞ (Yatağan Elektrik Santrali) ve onu besleyen kömür sahaları özelleştirme kapsamında ihale edildikten sonra sıra en yüksek fiyatı veren Elsan şirketine devrine geldi.
Yatağan’ın enerji işçileri aylardır diken üzerinde idi. Nihayet beklenen an geldi. Kasım ayının son saatlerinde gece yarısından itibaren sayaçların sıfırlanması istendi. Bu, santralin devri anlamına geliyordu. Enerji işçileri sayaçları sıfırlamadıkları gibi, santralin devreden çıkarılma isteğine uymayarak üretime devam ettiler.
Aynı dakikalarda santralin giriş kapıları ile kömür işletmelerinin kapıları büyük iş makineleri ile kapatılarak giriş çıkışlar denetim altına alındı. Vardiya dışı olan işçiler cep telefonlarına mesaj gönderilerek işyerlerine çağrıldı. Evlerinden kendi olanakları ile gelen işçiler santral ve kömür işletmelerinin kapılarında ateşler yakarken gergin bekleyiş başladı.
1 Aralık Pazartesi sabahı sadece satılan işyerleri değil tüm Yatağan ve çevre köyler güne büyük bir gerginlikle başladılar. Kasvetli bir kış sabahında tüm Yatağan ovasının üzerini simsiyah bir duman kaplamıştı. Santral sahasında sıçrayan bir kıvılcım ile çıkan yangından yükselen kara dumanlar adeta günün hüznünü yansıtıyordu. Yapılan basın açıklamasından sonra gergin bekleyiş halen sürüyor.
Peki gelinen durumda gerçek tablo ne?
Öncelikle şunu belirtmek gerekiyor. Pazarda domates gibi satılan bu üretim tesisinde de bir mal üretiliyor. Ancak diğer mallardan farklı. En önemli farkı ise üretildiği anda satılması gerekliliği. Bir de gözle görülememesi. Askerlik görevimiz sırasında okuma yazma bilmeyen erlere “ne idiği belirsiz, ettiğinden bellidir” diye öğrettiğimiz elektrik enerjisi.
Santralde üretilen mal diğer mallar gibi tesisin kapısında kamyonlara bindirilip çıkarılmıyor. Üretildiği anda şalt sahasında şebeke voltajına yükseltilip ışık hızıyla ülkeye dağıtılıyor ve tüketiliyor. Üretimi belirleyen tek şey ise sayaçlar.
Sayaçların sıfırlanması, ya da sıfırlanmaması sonucu değiştirmiyor. Belirli bir andaki değer tespit edildikten sonra üretilen değerin kimin hesabına yazılacağı sonucu değiştiriyor. YEAŞ’ı satın alan Elsan firmasının patronlarının işyerine gelmesi, ya da gelmemesi de sonucu değiştirmiyor.
Bu nedenle Yatağan işçilerinin süren direnişi şu anda gereken etkiyi yapmıyor. Bu aşamada direnişteki Yatağan enerji işçilerinin eylemlerini yeni bir aşamaya sıçratması gerekiyor. Bu ise ne direnişteki işçilerin verebileceği bir karar, ne de direnişi bu güne dek başarıyla sürdüren Tes-İş ve Maden-İş Yatağan Şubesi yöneticilerinin verebileceği bir karar.
Bu kararı Yatağan’a gelmesi beklenen Türk-İş Başkanı ve yöneticileri verecek.
“Yatağan namusumuzdur” diyen Türk-İş yöneticilerinden sözlerine sahip çıkmalarını bekliyoruz.
Yatağan işçileri ve önderleri şu dakikaya kadar Yatağan halkıyla birlik içinde direndi. Bu direnişin son noktasını koyacak olan Türk-İş yöneticileri İşçi sınıfının mücadele tarihine nasıl geçeceklerine kendileri karar verecek.
Karar onlardan, mücadele işçilerden, destek tüm Türkiye halkından.
“Yatağan Çanakkale’dir” diyen Yatağan işçileri, Çanakkale zaferinin 100. yılına girerken yeni bir zafer destanı yazmaya kararlılar…

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.