Renklerin kardeşliği

Atatürk; laik, demokratik, sosyal, hukuk devletinin kurucusudur. Kısaca, Türkiye Cumhuriyeti’nin yaşam biçimidir.

            Doksan yıldır genişletilerek sürdürülmek istenen söz konusu yaşamın yollarında elbette yorgun düştük. Gün geldi, elbette nefessiz kaldık. Gel gör ki, Zeybeğiyle, Barıyla, Horonuyla, Horasıyla, Halayıyla, Kaşığıyla, Tekesiyle, Sirtakisiyle, Bagiyesiyle, Khoçarisiyle, Ansamblisiyle el, ele verdik, eğlendik. Dağlarında, bayırlarında, ovalarında, yan yana, omuz omuza, beraber yürüdük, iç içe büyüdük.

            Bin yıllık tarihin köklerinden uzanarak tek bayrağı seçtik. Anadolu’yu vatan eyledik.

            Gelmeyin üstümüze, “Biz Anadolu’yuz” dedik.

            Nedense pek anlaşılamadık

Ne oldu?

            Türk’ü, Kürt’ü, Ermeni’si, Yahudi’si, Süryani’si, Arap’ı, Laz’ı, Çerkez’i, Gürcü’sü, Tatar’ı, Arnavut’u, Pomak’ı, Boşnak’ı, Roman’ı, Zaza’sı, Hemşinli’si, Müslüman’ı, Hıristiyan’ı, Musevi’si, omuz omuza vererek, 31 Mayıs halk ayaklanmasıyla yeni bir destan yazdı.

Demokrasi ve özgürlük resmi çizen tüm renkler, tek yürek oldu ve Gezi Parkı’nda buluştu. “Oyma altımı, dokunma Cumhuriyet’ime” dedi.

            Öyle bir sevda ki bu, tüm kalpler, aynı anda, onun için attı.

            Halk, avucunun içindeki çağdaş yaşamı ayakta tutan değerleri birer, birer yitirmeye başlayınca, yanardağ gibi patladı.“Yaşamak bir ağaç gibi, tek ve hür/Ve bir orman gibi kardeşçesine/Bu hasret bizim” türküleriyle döküldü sokaklara. Halk, 15 gündür sokaklarda, Cumhuriyet tarihinde ilk kez yaşanan özellikleriyle bu güne değin görülmemiş bir mücadele örneği sergiliyor. 15 ile 30 yaşlarındaki gençler can veriyor, kan veriyor, özgürlüğünden ödün vermiyor. Tırnaklarıyla demokrasi kazırken, diktatörlüğün bitmesini ve Atatürkçü yaşam biçiminin sürmesini istiyor! Ve gençler meydanlarda tarih yazıyor…

            “Dağ başını duman almış, yürüyelim arkadaşlar. Güneş ufuktan şimdi doğar, yürüyelim arkadaşlar.”

“Her yer Taksim, her yer direniş.”   

            Bir çığlık ki, benzeri görülmemiş.

            Bir özveri ki, yürek dayanmaz.

            Bir eylem ki, karşısında durulmaz.

            Korku duvarı yıkıldı.

            Hiç bir şey eskisi gibi olmayacak.

            Ve Türkiye’de herkesin kendine çeki düzen vermesi gereken yeni bir sayfa açıldı.

            Bu yol, demokrasi ve özgürlük yolu.

            Bu yol, diktatörlüğün sonu.

            Bir ağacın getirdiği noktayı gördünüz mü?

Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray

            Kadını, erkeği, yaşlısı, genci biber gazına, sis bombasına göğsünü siper eden fotoğrafın içinde Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray taraftarları da yer aldı       

            Otuz yıldır kanlı bıçaklı olan Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş taraftarlarının bir araya geleceğini kestirebilir miydiniz? Kol kola, omuz omuza, birlikte mücadele edebileceklerini aklınızdan geçirebilir miydiniz?

            Baskılar ve özgürlük sevdası düşman kardeşleri de birleştirdi.

            Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray taraftarları el ele vererek direnişin sembolü oldu. Ay yıldızlı bayrak için yola koyuldu.

            Türkiye üzerinde oynanan oyunları bozmaya karar verdikleri anlaşılan BJK, FB, GS taraftarları, dostluğun pekişmesi adına bir adım daha attılar. 15 Ağustos’taki Süper Kupa finalinde yan yana oturma girişimi başlattılar.

            Çok da iyi yaptılar.

            Süper Kupa karşılaşmasında, tribünleri dolduran FB, GS, BJK taraftarlarının kol kola, kardeşçe, maç izlediklerini düşünün.

            Organize mücadeleyi, kusursuza yakın profesyonellik içinde yapabilecekleri bilinen üç güzide spor kulübümüzün taraftarlarının birlikte, el ele, barış içinde maç izlemeleri, Türk sporunun da, Türkiye’nin de önünü açar.

            Neden olmasın?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.