Özgürlük ve Bağımsızlıktan Bıkılmaz

Adam, özgürlük ve bağımsızlık törenlerinden bıkmış.

ABD'nin Bağımsızlık Günü 14 Temmuz'da ABD Büyükelçiliğindeki törenlere katılmak için, Fransız Devriminin yıldönümü 4 Temmuz günü Fransız Büyükelçiliğindeki törenlere katılmak için can atan partinin milletvekili imiş.

Genel Başkanları, ABD Başkanından beklediği randevu gecikince fıtık olan partiden milletvekili olmuş. Büyük Taarruz'un başladığı 26 Ağustostan, Afyonkarahisar'ın düşman işgalinden kurtulup özgürlüğe kavuştuğu  27 Ağustos törenlerinden, Bağımsızlık Savaşımızın büyük zaferinin yıldönümü törenlerinden bıkmış.

Üstelik bu adam kentinin girişinde koskocaman tabelalarda “Türkiye Cumhuriyetinin Kazanıldığı Topraklardasınız” yazılı kahraman kentimiz Afyonkarahisar milletvekili imiş.

Tarihlerinde kurtuluş günü olmamış, “bağımsızlıklarını” emperyalistlerin  lûtfuna borçlu ülkelerin hayranı bu adam gibilerin özgürlük ve bağımsızlık törenlerinden bıkmasından doğal ne var?

Bu adamlar, vekilleri oldukları Afyon halkını da tanımamış. Doğum tarihi bağımsızlık meşalesinin yeniden ateşlendiği 1968 olsa bile, Kocatepe'de, Afyon'da, Zafertepe'de yapılan törenlere Afyon halkının nasıl heyecanla ve kendiliğinden katıldığını hiç yaşamamış. Özellikle de 30 Ağustoslarda Zafertepe'de yapılan törenleri…

Afyon, Kütahya, Uşak üçgenindeki şehitlikleri tanımamış.

Biz anlatalım:

Yakın tarihe kadar Türkiye'deki en güzel 30 Ağustos töreni Afyon Zafertepe'de Başkomutanlık Meydan Muharebesinin yapıldığı alanda gerçekleşirdi.

Bölgeyi gezenler görmüştür, savaş alanını çevreleyen alçak tepelerde taşlarla yazılmış ve üzeri kireçle boyanmış rakamlar vardır. Bu rakamlar savaşa katılan birliklerin, yani kolordu, tümen, alay gibi birliklerin numaralarıdır ve her tepedeki numara o birliğin mevzilendiği yeri ifade eder. 30 Ağustoslarda bu şanlı görevi yerine getiren ve zafere koşan birliklerin İstiklal Madalyalı sancakları, sancak nöbetçileri ve birlik komutanları ile Zafertepe'deki çadırlı ordugaha gelir.

Bu birlikler içinde savaş alanına en yakın 198. Piyade Alayı tümüyle, yani destek veren Topçu Taburu ve Mekanize Bölüğüyle birlikte, bütün ağırlıklarıyla günler öncesinden bölgeye gelerek çadırlı ordugahı kurar, bölgeyi törene hazırlar. Törene katılacak araçların, tankların, topların, topçekerlerin, jiplerin boyaları dağ başında kurulan seyyar atölyelerde yapılır. Askerler tören giysilerini burada hazırlar. Geçit töreni provalarında zafere yakışır bir geçit yapılması için özenle adımlar atılır.

Çadırlı ordugâhı her gün onlarca köylü yurttaş ziyaret eder. Bir kısmı tarlasını sürerken bulduğu savaş kalıntısı palaska tokasını, delik matarayı, top mermisinin yeşile çalmış sevk çemberini müzeye verilmek üzere teslim eder. Babalarından, dedelerinden duyduğu savaş anılarını kısmen efsaneleştirerek anlatır.

Tören alanı Afyon, Kütahya, Uşak illerinin birleştiği ve bu kentlere çok uzak bir yerdedir. En yakın yerleşim olan Çalköy ve Dumlupınar'ın Nüfusu o kadar azdır ki, dağın başında yapılan bu tören hazırlıklarına anlam veremezsiniz.

Çadırlı ordugahta sabah  erken olur.

30 Ağustos sabahı daha erken olur. Daha şafak sökerken araç sesleri, insan bağrışmaları ile uyanırsınız. Ordugâh'ın hemen yanına kuruluvermiş bir başka çadır gurubunu görünce şaşkına dönersiniz. Hediyelik eşya satıcıları, seyyar köfteciler, halka atıp hediye kazandıran, tüfekle atış yaptıranlar, hatta tiyatro çadırları yerlerini almıştır.

Birazdan yüzlerce, kamyonet, kamyon, traktör, özel otomobille, at arabaları ile ve en arkadan kağnıları ile yüz bine yakın insan hiç kimsenin zoru olmadan, başkalarınca taşınmadan kendiliklerinden tören alanına akar. Tribünlerde ve bu işi gören yamaçlarda ön sıralarda yer kapmak için yarışırlar. Bir kısmının ellerinde yine teslim edilmek üzere getirilmiş savaş artığı buluntu vardır.

Tören için koşturup gelen köylülerin yüzünde büyük bir gurur ifadesini görürsünüz. 

Ve bu ifade doğru ve haklı bir görüntüdür. Çünkü savaşı, büyük zaferi onlar, onlar gibiler kazanmıştır.

30 Ağustos gecesi Zafertepe'de bir başka güzeldir. O gün terfi edip yeni rütbelerini takmış subaylar tebrikleri kabul eder. Mütevazı karavanayı erleriyle birlikte bir ziyafet sofrası mutluluğu ile kaşıklarlar.

Gecenin sessizliğe büründüğü anda Nazım Hikmet'in dizelerindeki “gökyüzünde yıldızların ışıltısı ve ferahlığı ile zafere inanmış şayak kalpaklı adam”  gibi iç huzuru ve heyecan duyarsınız.  “Şayak kalpaklı adam” hiç bıkmadan İzmir'e kadar bıkmadan ölüme koşmuştu.

91 yıl sonra Afyon milletvekili zafer törenlerine koşmaktan bıkmış. Demek burunlarının dibinde yapılan törenlere daha önce hiç katılmamışlar, halkın heyecanını yüreklerinde duymamışlar.   

Özgürlük ve bağımsızlık törenlerinden  bıkanlar şimdi, komşularımıza saldırmak ve onları yutmak isteyen, yıllar önce kovduğumuz emperyalizme gönüllü  iz sürücülük yapıyorlar. 

Özgürlük ve bağımsızlıktan bıkanlardan biz de bıktık. Yakında onları iktidara taşıyan ağababaları da onlardan bıkacak ve silkip atacak.

Tıpkı 91 yıl önce bu topraklardan sürülen efendileri gibi sökülüp atılacaklar. Üstelik onlar kendi topraklarından sökülüp atılmış olacak.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.