Oyalanmayınız

Oyalanmayınız
Günlerdir beklenen, ABD gezisi nihayet gerçekleştirildi. Başbakan, ABD başkanı ile görüştü. Karşılıklı hoş-beşten sonra, ana konulara geçilmiş.
Bildiğimiz kadarıyla, görüşmelerde ABD’nin öncelikli konusu İran; Türkiye’nin ise PKK terörü.
ABD, İran’a karşı yapacağı operasyonda Türkiye’yi yanında görmek; Türkiye ise Kuzey Irak’ta kümelenmiş katiller sürüsüne yapacağı operasyona izin verilmesini istemekte. Sizin anlayacağınız, bir ipte iki cambaz.
Türkiye bin yıllık komşusunu satmayı içine sindiremiyor. En azından tarihi sorumluluğu düşünerek göze alamıyor. 1639 Kasr- Şirin anlaşmasıyla sınırlarını sabitleyen iki ülke arasında o tarihten bu yana ciddi bir olay vuku bulmamıştır.
Durup dururken, Türkiye komşusu İran aleyhindeki bir harekâta niçin destek versin?
ABD kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmeyi sürdürmektedir. Irak’ın işgalinde, Irak’ın kuzeyindeki Kürt gruplardan destek görmüştür. Kürt grupları alabildiğine şımartmıştır. Aşiret reislerinden birini Irak’ın başına cumhurbaşkanı diğerini ise Kuzey Irak’taki “De facto” yönetiminin başına başkan yapmıştır.
PKK’ya gelince: PKK da Kuzey Iraktaki Kürt aşiret reisleri Irak’ta ne yapıyorlarsa, Türkiye’de de aynı işlevi sürdürmeye çalışmaktadır.
ABD açısından Kuzey Irak’taki Kürt gruplarla PKK arasında bir fark yoktur. Çünkü hepsinin elindeki silahlar ABD menşelidir.
Hem sonra, ABD’nin Irak’taki işgaline ve Irak’ın parçalanmasına kimler karşı? Türkiye, İran, Suriye. İran’a kallavi bir hareket yapılacak ve nefesi kesilecek. Suriye zaten kaş göz hareketiyle yola getirilebilir. Saddam’ın sonu, Suriyeli yöneticilere ders oldu sanırım. Geriye Türkiye kalıyor. Onun da kontrol altında tutulması gerekir. Nasıl tutulacak? Tabiidir ki Türkiye, belli bir süre PKK belası ile uğraştırılacak. En azından ABD’nin Irak’ta işi bitene kadar.
Başbakan Erdoğan Romanya’dan dünyaya sesleniyor. “On bin kilometre öteden gelip, Irak ı işgal etmeye, ABD’nin hakkı var mı?”
Hazırladığı sınır ötesi operasyon tezkeresine, 506 milletvekilinin “Olur”unu almış bir başbakanın, ABD başkanının olurunu almasına gerek var mıdır? Romanya’da bu lafı ettikten sonra.
Hoş, ABD başkanı da, bir çay ikram ettikten başka bir taahhütte bulunmadı. Çeşni olsun diye “Anında istihbarat” masalı anlatıldı Başbakan Erdoğan’a. Bir de teselli babından “PKK Türkiye’nin olduğu kadar ABD’nin de düşmanıdır” sloganı atıldı oval ofiste.
Adama sormazlar mı: “Bre.. Buş, PKK’nın elindeki silahlar zatı alinize ait değil mi?”, “PKK’nın elindeki (C4 ve A4) patlayıcıları size ait değil mi?”
Aslında bu soruları Başbakan Erdoğan’ın sorması lazım idi. Herhalde görüşme süresi dolduğundan soramadı! Ama olsun, bütün Türk milleti Erdoğan’ın sorması gerekip de soramadığı soruları soruyor.
“PKK, ABD’nin düşmanıdır. PKK, ABD çıkarlarına ters bir hareketin içindedir” bu söz tamamen Türkiye’yi oyalamaya yöneliktir. Aynen; İngilizlerin, Balkanlar’ı Osmanlı’nın elinden çıkarmasına yardımcı olmak için takındıkları tavır gibi.
Lütfen ortalarda dolaşmayın. Biraz tarih okuyun. Osmanlı’nın 1800’lü yıllarda geldiği oyunlara, siz de iki binli yıllarda gelmeyin.
Bilesiniz ki, tarihin hükmü çok ağır olur, altından kalkamazsınız.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.