“Onlar konuşur, Akp yapar”mış!

Amerikan projesi AKP 2002’de iktidara getirilirken, “Yolsuzluğu-yoksulluğu-yasakları” kaldıracağını söyledi ve seçim kampanyasını buna göre şekillendirdi. Kuzu görünümündeki kurt yüzde 10 barajıyla tahtı kolaylıkla ele geçirdi. Gel gör ki hiç bir şey değişmedi. Yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarda gerileme olmadı. Tam tersine üçünde de artış başladı.
Çıraklık döneminde gömlek değiştirdiği için pek anlaşılamayan Akp 2007 seçimlerinde, “Sen Türkiye’sin, Büyük düşün! söylemini, “İleri demokrasi”yle süsledi. İleri demokratların(!) sazan gibi atladığı Akp’nin kalfalık döneminde Cumhuriyetin tüm tersanelerine girildi, tüm kaleleri zaptedildi. Çağdaş yaşamın değerleri birer, birer doğrandı. Demokrasi, durağa gelince inilmesi gereken tramvay oldu. “Ergenekon ve Balyoz”la karşı devrim tamamlandı.
Selamünaleykümle başlayan yaşam tarzına yönelik mahalle baskıları yoğunlaştı.
“4+4+4=başını ört” eğitim sistemiyle gelecek kuşakları dindar ve kindar yetiştirecek sağlam temeller atıldı.
Yarım yamalak demokrasi vardı, o da buharlaştı.
2011’de “Durmak yok, yola devam” dedik. Akp’den, hala “İleri demokrasi” bekleyen “Yetmez ama evet”çilerin de desteğiyle “Ustalık dönemi”ne girdik.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucuları “Ayyaş” oldu ve heykelleri yıkıldı. Okul kitaplarından andımız kaldırıldı. Kurumlarımızdan T.C.’ler silindi. Sokaklarımızda Pkk bayrakları rahatça dolaştırılırken, Türk bayraklarının görüldüğü yerde yakılması olağanlaştı. Milli bayramlar yasaklandı.
“Gezi”de polis devleti kuruldu. “17-25 Aralık”ta ortaya çıkan ayakkabı kutuları, belkide yeni bir sürecin başlamasına neden oldu. Demokrasinin “D”si kalmadı. Yargının bağımsızlığı tamamen kalktı. Anayasa askıya alındı. Yasalar geçersizleşti. Adeta diktatörlükle yönetilir olduk. Adalet, Akp’nin vicdanında istirahate çekildi. Hukuksuzluk dip yaptı. Torba yasalarla, adamına göre yönetim uyguluyoruz.
Padişahlığa uzanan çizgide yürürken, Akp gerçekten hiç durmadı, yola devam ederken arkasına bile bakmadı.
13 yıl inanılması çok güç bir şaka gibi geçti.
3Y adamakıllı hortladı.
Anlayacağınız, “Yolsuzluk-yoksulluk-yasaklar” tavan yaptı.
Akp 6-7 yıldır, “Yolsuzluk kalmadı, yoksulluk bitti, yasaklar kalktı” diyebiliyor mu? 4 yıldır ileri demokrasiden söz edebiliyor mu?
Duyamazsınız çünkü, Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluğundan söz ediliyor. Yolsuzluk denilince, Dünyanın birinci sırasında Türkiye geliyor akla önce.
Ekonomik göstergeler iç açıcı değil. Yoksulluk aldı başını gidiyor. Türkiye’nin yüzde 60’ı yoksulluk, yüzde 40’ı açlık sınırının altında. İşsizlik yüzde 12’yi geçti.
Yasakları sormayın. Ne yasak değil ki dersek yalan olmaz. “Sabah kalktığında işyerine gözaltına alınmadan gidebilecekmiyim” kaygısı taşıyorsan, yasakların boyutunu varın düşünün.
Akp yolsuzluğu, yoksulluğu bitiremedi, yasakları kaldıramadı, ileri demokrasiyi getiremedi ancak, beraber yürüdükleri “Fethullah Gülen Cemaati’ne,” ne istediyse verdi. Akp’nin Allahı var, şimdiki adı “Paralel” ne istediyse yaparken, özellikle özen gösterdi.
65 yıldır tek başına hiç iktidar olmayan muhalefet partileri ise hep konuştu. Onlar konuşurken, Akp, “Paralel”in isteklerini hep yaptı. Hem de kusursuz yaptı. Yapması için önüne yatacakların kuyruğa girdiklerini söyleyebiliriz.
Yapmadı diye düşünen varsa beri gelsin.
Geldik 2015 seçimlerine. Geri sayım başladı. Pazar günü “Demokrasi” ile “Diktatörlük” arasında seçim yapacağız. Belki de son şansımızı kullanırken dananın kuyruğunu koparmış olacağız.
Türkiye’nin Batıya mı, yoksa Doğuya mı yönelmesine karar verirken sandık başında sağlıklı düşünen seçmen olabilecek miyiz?
Çalsa da, çırpsa da, vatanı satsa da, “Benim hırsızım, benim müslümanım iyidir” mantığı var ya, ister istemez kaygılandırıyor.
Bu kez seçmenin önündeki “Kandırmaca”da, “Onlar konuşur, Akp yapar” afişleri yer alıyor.
Sözüm, hala Akp’nin yapmasını isteyenlere.
Yapılacağınızdan hiç kuşkunuz olmasın!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.