Limited Şirket ortaklarına vergi tuzağı

            Bazı art
niyetli kişiler kontrollerindeki limited şirketlerden gerçek olmayan sembolik
veya bedelsiz hisseler vererek insanlarımızı kağıt üzerinde şirket ortağı
yapmaktadırlar. Gözlemlerimiz bu tip şirket ortaklığı verilen kimselerden pek
çoğunun şirketin batması halinde üzücü mağduriyetler yaşadıklarını
göstermektedir. Bu mağduriyetlerin neler olduğunu daha iyi anlayabilmek için
öncelikle limited şirket yapısı içinde kanuni temsilcinin (MÜMESSİL) varlığına
bakmamız gerekmektedir. Bu temsilciler temsil ettikleri limited şirket adına
mükellef veya vergi sorumlusunun görevlerini üstlenirler. Şirketler kanuni
temsilcilerini şirket ana sözleşmesi veya ortaklar kurulu kararı ile
belirlerler. Bu temsilciler şirket ortaklarından biri, birkaçı veya tamamı
olabileceği gibi dışarıdan ortak olmayan kişilerden de seçilebilinir. (541
md.).Yasamız bu temsilcilere amme alacağının (Vergi ve SSK borcu) ödenmesinde
borcun tamamı üzerinden müşterek ve müteselsil kusursuz bir sorumluluk
yüklemiştir.  (AATUHK 6183 e mükerrer 35
madde). Ancak bu sorumluluğun uygulanabilmesi için,  amme borcunun zaman aşımına (BEŞ YIL)
uğramadığının ve esas borçlu şirketten tahsil kabiliyetinin kalmadığının
tespiti şarttır. Kağıt üzerinde ortak sıfatını almış bulunan bu hissedarımız
kanuni temsilcileri bulunan bir şirkete hissedar olduğu takdirde, üçüncü
dereceden bir sorumluluk almış olacaktır. ( birinci derece sorumluluk şirkete
ikinci derece sorumluluk kanuni temsilciye ve üçüncü derece sorumluluk şirket
ortağına aittir), 29 07 1998’den itibaren limited şirket ortakları kusurlu
olsun veya olmasın şirketten ve kanuni temsilciden tahsil imkanı kalmayan vergi
borçları karşısındaki şahsi sorumlulukları ortak olduğu şirkete koyulmuş
görünen sermaye miktarına değil şirketteki sermaye paylarına bağlanmıştır.
(örnek.100.000 TL’lik vergi borcu ve  %
10’luk bir hissedarlığın bulunduğu varsayıldığında 10.000 TL’lik bir vergi
borcu üstlenilmiş olacaktır.) Bu hissedarımız eğer kanuni temsilci seçimi
yapılmamış bir şirkete ortak olmuş ise, ortakların tamamı aksi belirtilmedikçe
müdür sıfatıyla şirket işlerini idareye ve şirketi temsile mezun ve mecbur
oldukları hükme bağlandığından, ortakların hepsi kanuni temsilci sıfatını
kazanacaklardır. Bu hissedarımızda ortaklık sözleşmesinde aksi belirtilmemiş
ise kanuni temsilci olarak kabul edilecektir. Haklarında yapılacak takipler bu
defa hisse oranında değil amme borcunun tamamı üzerinden 35. md göre şahsen,
müşterek ve müteselsil sorumluluk esasına göre yürütülecektir örneğimizden yola
çıkarsak şahsi sorumluluk bu defa 100.000 TL’lik olacaktır. Bu hissedarlar
dönemlerine ilişkin vergi borçlarından şirket ve ortaklarla sözleşmeler yaparak
kurtulamazlar. Çünkü bu tip sözleşmelerin devlet karşısında hiçbir hukuki
bağlayıcılığı yoktur. Mevcut vergi borcunu diğer sorumlular ödemediği sürece
ayrılan ortağın ödeme sorumluluğu zaman aşımı süresince devam edecektir. Bu
kişiler kendi dönemlerinden önce oluşmuş bulunan vergi borçları karşısında da
kanuni temsilcilerin varlığına göre yine şahsen, müşterek ve müteselsil sorumlu
tutulacaklardır. Bu kuruluşlardan hisselerini şekil şartlarına uygun olarak
devrederek ayrılan ortağın ortaklık ilişkisi sonlanmakta, kanuni temsilciliği
düşmemektedir Kanuni temsilcilik sıfatının ve sorumluluklarının düşürülmesi
için ayrıca şirket kararı ve bu kararın tescil ve ilanı gerekmektedir. Bu tür
ortaklık hissesi alarak daha sonradan üzücü mağduriyetlerle karşılaşmamak için,
ortaklık sözleşmesi öncesi bir danışmanın görüş ve fikirlerine başvurmanın en
iyi seçenek olduğunu söyleyebilirim. 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.