Köy Enstitüleri’nin kuruluşunun 67. yıl dönümü
‘Köy Enstitüleri’ni anlatan konuşmacılar, aynı görüşte birleşti: Türkiye’nin geleceğini kararttılar! Eğitim-Sen Karacabey Temsilciliği’nin, Köy Enstitüleri’nin kuruluşunun 67. yıl dönümü nedeniyle düzenlediği, “Türk Milli Eğitimi’nin Dünü Bugünü Yarını” konulu panele konuşmacı olarak katılan köşe yazarları; Sebahattin Soner, İsmail Hakkı Özsarı, Hasan Çamoğlu ve Kemal Derici’nin ortak görüşünde, Atatürk’ün en önemli devrimlerinden biri olarak kabul edilen kurumun kapatılmasıyla Türkiye’nin geleceğinin karartıldığı ortaya çıktı. Öğretmenevi Sendika Toplantı Salonu’ndaki etkinliğe Cumhuriyet Başsavcısı Vahittin Aygün’ün yanı sıra okul yöneticileri, öğretmenler ve vatandaşlar katıldı. Programa konuşmacı olarak katılan Gazetemizin köşe yazarları emekli eğitimciler; İsmail Hakkı Özsarı, Hasan Çamoğlu, Sebahattin Soner ve Kemal Derici, Köy Enstitüleri’ni anlatırken, çarpıcı örneklerle verdikleri bilgileri konuklar nefeslerini keserek dinlediler. Açılış konuşmasını yapan Sebahattin Soner, Köy Enstitüleri hakkında geçmişten bu yana genel bir değerlendirme yaptı. Soner kısa değerlendirmeden sonra sözü İsmail Hakkı Özsarı’ya bıraktı. Özsarı, Köy Enstitüsü çıkışlıların diğer eğitimcilerden çok farklı olduğunu söyledi. Köyün ve köylünün kalkınmasını amaçlayan Enstitülerin, hiç uğruna kapatıldığını belirten Özsarı, “Köy Enstitülerini okuyanların ellerinden her iş gelirdi. Köy Enstitüsü çıkışlılar, çok özellikli, lider vasıflı insanlardı. Onların öğrencileri olmak bizlere nasip oldu. Köye çağdaşlığı getirmeyi amaçlayan Enstitüler, ağalık ve feodal yapıya karşı çıkmıştır. Emek-sermaye ilişkisini çok iyi kurmuşlardır. Köy Enstitülerinden mezun olanlar, ülkenin dört bir tarafındaki köylere giderek, halkı bilinç-lendirmişlerdir. Ancak, Azmanistan ya da kan emici denilen kesim, Köy Enstitülerinin ilerlemesine izin vermedi. Gerçekle ilgisi bulunmayan iftiralar ortaya attılar. ‘Komünist yuvası’ dediler. ‘Ahlaksız gençlik yetiştiriyorlar’ dediler. 1946-50 yılları arası dönemin Başbakanına yoğun baskı yaptılar. Baskılara dayanamayan Başbakan Köy Enstitülerine öğretmen adayı yetiştiren Hasan Oğlan Yüksek Köy Enstitüsü’nü kapatmak zorunda kaldı. Köy Enstütüleri’nin tarihten silinmesi, 1954 yılında gerçekleştirildi. Kapandı da ne oldu? Şimdi ki eğitim sistemine bir bakın! Belirli yerlerin işaretiyle eğitim yapılıyor. İşlenmemiş beyinleri kaybediyoruz. Yalnızca şıkları işaretleyebilen öğrenciler yetiştiriyoruz. Ülkemize yazık ettiler” diye konuştu. Karacabey’in tanınmış esnaflarından Kemal Derici, geçmiş dönemlerden bu yana, en çok hakarete uğrayan kurumun Köy Enstitüleri olduğuna dikkat çekti. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi bir millet yetiştirildiğini belirten Derici, “Her güzel şey gibi o da kısa sürdü. Ülke kalkınması, milletin efendisi görülen köylüden başlatılmak istendi. Ancak bazı iç ve dış düşmanlar buna izin vermedi. Türkiye’nin geleceğini çaldılar. Öğretmenlerin köylü üzerindeki etkisini azaltmak istediler. Köy Enstitüleri’nden yetişenleri dinsizlikle suçladılar. Eğer Köy Enstitüleri devam etmiş olsaydı töre cinayetleri olmazdı. Terör hiç başlamazdı. Eğitim eksikliği Türkiye ekonomisini de olumsuz etkiledi. Şu anda IMF denilen kan emicinin eline düştük. Böylesine ciddi bir kurumu yok eden zihniyet, ülkenin kalkınmasına ket vurmuştur” dedi. Son konuşmacı Hasan Çamoğlu ise, Köy Enstitülerini yok edenlerin, Türkiye’yi de yok ettiklerini vurgulayarak, “Eğer Enstitüler kapatılmasaydı, sanatın içine tüküren insanlar olmayacaktı. Ülke insanı özgür, birinci sınıf ve tam bağımsız olacaktı. Yazık ettiler”. Yetmediyse acısı, şiddetin savaşın./Saltanatın, sultanın./Hala önemini anlayamadıysanız,/Millet olmanın…/Kul olun, ümmet kalın,/Fetvasını bekleyin, Şeyhülislamın…/Unutun tüm dediklerimi./Yıkın, diktiğiniz heykelle-rimi./RAHAT BIRAKIN BENİ… Çamoğlu konuşmasını, Aysun Doyran’ın, dizeleriyle noktaladı.