Kimin Belediyesi?

Kimin Belediyesi?
Karacabey Belediyesi kimlere hizmet götürüyor belli değil.
İzmir’den “ATAJ” reklâmcılık şirketinin temsilcisi olduğunu söyleyen güzel bir bayan geliyor.
C.H. adındaki Bayan “Sizler beceremiyorsunuz” dercesine, “Karacabey’i tanıtan KATALOG” yapmayı düşündüğünü söyleyerek Belediye Başkanı Ergün Koç’la görüşüyor.
Ergün Koç, Karacabey’i tanıtma konusunda sıkıntı çektiğini düşünmüş olacak ki, H.C.’ye “Emrin olur” dedikten sonra, müfettişler ve meclis üyeleri için padişah sarayı gibi döşettiği ünlü 8. katı tahsis ediyor.
“ATAJ” temsilcilerinin öncelikle yatma yerleri ayarlanıyor. Sonra da yanına Belediye çalışanlarından biri görevlendiriliyor ve başlıyorlar esnafı dolaşmaya.
Üstelik “ATAJ” peşin para çalışıyor ve H.C. taksit falan da yapmıyor.
Tam sayfa 1 milyar, yarım sayfa 500 milyondan katalog için ilan toplamasını kolaylaştırıveren Ergün Koç böylece paranın cambazı olduğunu kanıtlayıveriyor.
İyi, güzelde…
Günde üç kez diyalize girerek can pazarında boğuşan ve ekonomik yetersizlik nedeniyle ilaç alamayacak denli güç durumda olan Karacabeyli böbrek hastası Ali Esen’i kim düşünecek?
Yıllardır “Rehabilitasyon Merkezi” diye Belediyeyi aşındıran fiziksel engellilerimize kim yardımcı olacak?
Açlıktan nefesi kokan, parasızlıktan okula bile gidemeyen varoşlardaki çocuklarımıza kim el uzatacak?
Ergün Koç’un öncelikle H.C.’yi düşünmesini doğrusu yadırgadık.
Katalog için Belediye desteğiyle toplanan ve yüz milyarları geçeceği söylenen rakamlar Karacabey’de yaşayan ihtiyaçlılar düşünülerek ayarlama çekilse daha doğru olmaz mı?
Yanlış mı düşünüyoruz?
KİM OLURSAN OL, YETER Kİ GEL!
Karacabey Belediye Başkanı, “İşsize iş, aşsıza aş” konusunda verdiği sözleri yerine getiremeyince çıkışı özel yatırımcılara yüzde 75 imar vermekle buldu galiba.
Peki, yerel girişimcilerin günahı ne bunda?
Söylenenler doğruysa, Karacabeyli yatırımcılara yüzde 50 olan imar durumu, dışarıdan gelen “Egzozculara” yüzde 75’e çıkarılması neyin nesidir?
Karacabey hani “Tarım ve Hayvancılığın Başkenti” olacaktı!
Ağır sanayinin yan kollarına kapı açmakla nereye varabiliriz?
Karacabey’in tarihine, toprağına uygun kalkınma düşünülemez mi?
Tarım ve hayvancılığa dayalı sanayileşme yok mu?
Dünyada bir Amerika’da, bir de Karacabey Ovası’ndaki topraklar için “Minareli en bol ve verimli yerler” diye gösterilen iki bölgeden söz edilirken, imar durumu yüzde 75’e çıkarılıp “Egzoz sanayicileri”yle nasıl pazarlık yapılıyor?
Kapalı kapılar arkasında hangi filmler çevriliyor?
Karacabey’in tarımsal potansiyeli göz ardı edilmemelidir.
Karacabey’in Marmarayı besleyen “Tarım Ambarı” olduğu unutulmamalıdır.
Bursa’da yüzde 15, yüzde 20 imar alınırken zorlanan sanayicilere “Gel, ben de yüzde 75” denmesi çok düşündürücüdür.
Kapı açılırsa, birkaç yıl sonra tarım ve hayvancılık rüyasının sona ereceğinden kimsenin kaygısı olmasın.
Bu da torunlarımızın geleceğinin ipoteklenmesi demektir.
Yanılıyor muyuz acaba?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.