Kan Davası

Kan davaları geri bıraktırılmış toplumların kapanmayan yarasıdır.
Ülkemiz de çağ dışı bu “gelenek” yüzünden büyük acılar yaşamaktadır. Şimdilerde çok daha büyük olaylar nedeniyle gazete sayfalarında yer bulmasa da 3. sayfalarda yer alan cinayet haberlerinin önemli bir kısmı kan davalarının sonucudur.
Az gelişmişlik, eğitimsizlik, kan davalarının ortamını yaratsa da esas neden feodal ilişkiler ve feodal zihniyettir. Bitmez tükenmez kan davalarından çıkarı olan birileri hep olagelmiştir.
Kan davasından kurtulmak için kapitalist ilişkilerin yeşerdiği Batı illerine göç bile bu zincirden kurtulmaya yetmemektedir. Kan davası gelip ilgilisini bulmakta ve yakasına yapışmaktadır. Bu nedenle binlerce ocak sönmektedir.
Bir de uluslar, halklar ya da insan toplulukları arasında süren kan davaları vardır. Bu davalar da genç kuşakların yakasını bırakmamakta sonuçta bu kan davalarının sürmesinden emperyal devletler çıkar sağlamaktadır.
Uluslar arasında sürdürülen kan davaları silah tüccarları için yeni silah siparişi demektir. Top, tüfek, mermi, uçak, mayın, savaş gemisi, füze, telsiz, postal, miğfer…
Aklınıza gelebilecek her türlü askeri malzemenin ticaretinde uluslar ve halklar arasında süren, sürmesi kışkırtılan kan davaları gerekçe oluşturmaktadır.
“Ermeni soykırımı” yalanı da böyle bir kan davası olarak Batılı ülkelerce iki halk arasında sürdürülmektedir. Bu yalanın canlı tutulmasından hem Ermenistan ve Türkiye hem de Ermeni asıllı insanlar ve Türkler zarar görmekte iddiaları canlı tutanlar kârlı çıkmaktadır.
Bölgemizin en geri kalmış ülkelerinden biri olan Ermenistan Türkiye’den alacağını varsaydığı tazminat ve toprak hayalleri ile oyalanırken binlerce işsiz Ermenistan vatandaşı ekmeğini ülkemizde aramaktadır.
Aynı Batılı ülkeler bizden koparmak istedikleri her ödün öncesi Ermeni kartını oynamakta, her 24 Nisan öncesi ABD Senatosuna, Temsilciler Meclisine ya da diğer ülkelerin parlamentolarına bir Ermeni tasarısı sunulmaktadır.
Önceki gün Strazburg’da görülen Doğu Perinçek-İsviçre davasında işte bu noktaya dikkat çekilmiştir. Doğu Perimçek’in savunmasında söylediği şu sözler tarihi önemdedir: “ İddialar tabulaştırıldı ve Avrupa’da Türkleri aşağılamanın aracı haline getirildi. Türkler ve Müslümanlar, bugün Avrupa’nın karaderilileridir. Bırakınız mazlumları savunanlar da konuşabilsin. Ermeniler de bu mazlum kavramı içindedir. Mazlumların konuşma hakkı, Avrupa’da hoşgörünün ve kardeşliğin gelişmesi için en sağlam güvencedir. AİHM, ifade özgürlüğünü güvence altına alan kararıyla nefret söylemini de mahkum etmiş olacaktır. Biz Avrupa ve Türkiye’de barış ve kardeşlik için buradayız.”
İki devlet, iki halk arasında süren ve sürekli körüklenen bu kan davasından iki taraf da büyük acılar çekmektedir. İki tarafın da bu kan davasından kazancı yoktur. Kazanan sadece 100 yıl önce bu acı olayı kışkırtanlar ile bugün de sürdürenlerdir.
“Soykırım” yalanının 100. yılında bu iddialar daha da körüklenecek ve kan davasının sürmesi istenecektir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin vereceği adil bir karar iddiaların 100. yılında büyük beklentileri olanların heveslerini kursağında bırakacaktır.
Dileriz olaylar böyle gelişir ve bir kan davası daha sona erer.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.