İnönü savaşları olmadı mı?

Tarihine bizim kadar hoyrat davranan başka bir ulus var mıdır?
Başka uluslar olmayan tarihlerini yaratmaya çalışırken bizler en şanlı sayfaları ya görmezden geliriz, daha da ileri giderek tersine çevirip karalarız.
Başka ulusların karanlık yüzlerini görmezden gelip onların tarihlerinin kirli sayfaları karşısında ezilir aşağılık duygusuna kapılırız.
İnönü Savaşları da işte böyle bir sayfamızdır. “Makûs talihimizin yenildiği” bu ilk zaferler ne yazık ki bazı aklı evveller tarafından karalanır. Hem de hiçbir bilgi ve belgeye dayanmadan. Tarihin bu sayfası ile ilgili kesin belge ve bilgiler ise yok sayılır. Zira son yıllarda ülkemizde en geçerli yükselme yolu tarihimize küfretmektir.
Tarihimize küfretmek için o yılları yaşayan gerçek kahramanların ölüp gitmelerini beklemek gibi bir kurnazlığa saparlar. İnönü Savaşlarını ilk inkar girişimi ne yazık ki 1971 yılında sol içinden gelmiştir. Yani savaşa katılan 20 yaşındaki bir askerin 70 yaşını bulduğu tarihlerde… Aynı inkarcılar İnönü savaşlarını yok sayarak çıktıkları yolda Milli Kurtuluş Savaşımızın tamamını yok saymaya kadar varmışlardır. Bandırma vapurunu “transatlantik” yapmışlar, bütün bir bağımsızlık savaşını “İngilizlerin yapmacık savaşı” olarak değerlendirmişlerdir.
Bu tezlerin ortaya atılmasından yaklaşık 25 yıl sonra, yani savaşa katılanlar 85 yaşına geldiğinde büyük kısmı bu dünyadan göçtüğünde din tacirleri aynı karalamayı tekrarlamışlardır. Hasan Mezarcı gibi sahte peygamberler bunun için ortaya salındı.
Aynı anda hem Yunan kuvvetleriyle, hem de Çerkez Ethem ihanetiyle çarpışan düzenli ordunun ilk nüvesini tarihten silmeye kalktılar. Düzenli ordu yeni kuruluyordu. Ama silah ve teçhizat yönünden acınacak haldeydi. İnönü savaşlarını inkar edenler bu konudaki belgeleri de yok saydılar.
İnternet sayfalarında ukalalık yaparken İnönü Savaşlarına ait şehit mezarları olmadığını ileri sürdüler. Herhangi bir anma töreni yapıldığını duymadıklarını söylüyorlar. Oysa her yıl Bilecik’in Bozöyük ilçesinde 2. İnönü Zaferi nedeniyle yapılan büyük yürüyüşü görseler, bu yürüyüşten sonra en kanlı savaşların yaşandığı Metristepe’ye çıkıp oradaki şehitlikleri görseler belki de böyle konuşmayacaklar.
Metristepe’ye gitme zahmetine katlanmayanlar, turistik Antalya seyahati yaparken Bozöyük’ten Kütahya yönüne saptıklarında Otosan ve Halıfleks fabrikası yanında şehitlikleri görecekler.
Bunları görme zahmetine katlanmayanlar, biraz kitap ve gazete koleksiyonu karıştırma zahmetine katlansalar, hiç değilse General Trikopis’in, Papulas’ın ve savaşa katılan diğer Yunan komutanların anılarını okusalar çok şey öğrenecekler.
Bu çok bilmişler “kim görmüş, hangi gazete yazmış?” sorusunu sorup yanıtını beklemiyorlar. Onlara bu konudaki yanıtı ünlü Fransız Gazeteci Berthe Gaulis vermektedir. Gaulis bütün savaş alanını yaya olarak dolaşmış, bu konudaki haberleri ülkesine telgrafla bildirmiş, bu haberler Le Temps, Le Matin, L’Information’da yayınlandıktan sonra Avrupa’nın başka gazetelerinde de alıntılanmıştır.
Yazar bu anılarını daha sonra kitap haline getirmiş ve 13 yıl önce Cumhuriyet gazetesi tarafından her hafta dağıtılan cep kitaplarında “Çankaya Akşamları” adıyla 3 cilt olarak olurlara hediye edilmiştir. Kitabı kitaplıklarının hava atma malzemesi olarak görmeyenler bu eseri yeniden inceleyebilirler.
Gaulis savaşın korkunçluğu yanında işgal ordusunun zulmünü de şöyle anlatıyor:
“ O savaş meydanını baştan başa geçmiştim. İsmet Paşa’nın kumanda ettiği hatları, bizzat gördüm. Yunan ordusunun kayıplarını, onun çılgınca kaçış safhalarını, yol üstüne sedyelere varıncaya kadar serpilen yaralıları o safha içinde adeta okudum. Bunların korkunç hatırasını öylece saklıyorum. Hepsi hâlâ gözlerimin önünde”
Bazıları gözlerini kapattığında etrafında olup biteni görmemiş, dolayısıyla o olaylar olmamış sanıyor. Ama gerçekler ortadan kalkmıyor. Haince rivayetler peşinde koşanlar ise komik durumlara düşüyor.
Şimdi artık adı sanı bile duyulmayan Kemal Unakıtan 2007 seçimlerinde Eskişehir’den milletvekili adayı olmuştu. Seçim çalışmaları sırasında Eskişehir’e bağlı İnönü’ye seçim çalışması için gittiğinde oradakilere bu şirin ilçeye, soyadından olayı İsmet İnönü tarafından bu ismin verildiğini söylemek ister. Yanıt kulaklarında tokat gibi patlar. İnönü savaşlarından dolayı Batı Cephesi Komutanı İsmet Bey’e İnönü soyadının, soyadı kanunundan sonra verildiğini öğrenmek zorunda kalır.
Sümerbankları tarihten kazımakla ünlü Unakıtan aradan 4 yıl geçmeden tarihten kazınır.
Bugün 6-11 Ocak 1921 tarihleri arasında yapılan 1. İnönü savaşının başlangıcının 93. yıldönümü. Bu nedenle şehitlerimizi ve bu ilk zaferi bizlere armağan edenleri bir kez daha saygıyla anıyoruz. Tarihimize saygısızca saldıranlara da en azından tapındıkları ülkelerin tarihleri kadar saygı göstermeye çağırıyoruz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.