İktidarın zorba uygulamalarına “Dur” diyelim!

Karacabey Eğitim Sen Temsilciliği, “Gezi Parkı”nda yaşananlarla ilgili yaptığı açıklamada, iktidarın sermaye için kentleri yıkarak talan ettiğini söyledi.

Herkesi kentlere, havaya ve doğaya sahip çıkmaya davet eden Eğitim Sen İlçe yöneticileri, “Dozerler kentlerimizi yerle bir edip yeni rant alanları açmak için doğamızı yok ediyor. Toplum bir kez daha nefessiz bırakılmak isteniyor” dedi.

Eğitim Sen İlçe Temsilciliği yazılı yaptığı açıklamada şu görüşlere yer verdi; “Gezi Parkı'nı “Taksim Meydanı'nın Yayalaştırılması” projesi kapsamında halkın elinden alıp sermayeye yeni AVM'ler kurması için satıyor. Ne hak tanıyor, ne de hukuk!

İstanbul halkı ise beş günü aşan bir süredir direniyor. Mahallelerine, meydanlarına, yaşam alanlarına sahip çıkmak için; katledilen ormanlara, yok edilmek istenen parklara artık geçit vermemek için direniyor. 

İktidar, doğayı yıkıma uğratan ve toplumu nefessiz bırakan kapitalizmin yıkıcı süreçleriyle sermayeye yeni alanlar açarken, kentin gerçek sahiplerine ise acımasızca saldırıyor. Sayıları 20 bine ulaşan halka, yaşlı demeden, çocuk demeden, binlerce çevik polis ekipleriyle, TOMA'larıyla, öldürücü biber gazlarıyla saldırıyor.

1Mayıs'ta emeği için iktidarın zorba düzenine direnenlere; toprağına, suyuna sahip çıkmak için direnenlere, üniversitelerde gelecekleri için ayağa kalkan gençlere, Reyhanlı'da yoksul halkın üzerine yağan bombaların hesabını sormak için sokakların sesini büyütenlere saldırdığı gibi saldırıyor!

Çünkü Farkında! Artık bu halkın itirazı var! Artık ne daha fazla emeğinin sömürülmesine, ne de yaşam alanlarının talanına tahammülü var!

Türkiye'nin ve dünyanın gözü kulağı İstanbul'da, Gezi Parkı'nda. 31 Mayıs'tan  itibaren de Ankara, İzmir, Antep, İzmit, Adana, Mersin, Konya, Kütahya, Eskişehir, Afyon, Dersim ve daha birçok il ve ilçede destek eylemleri gerçekleştirildi. Eylemler hızla ve büyüyerek devam ediyor. 

Güvenlik güçleri adeta kendi halkına savaş açmış durumda. İçinde önemli sayıda ağır olmak üzere yüzlerce vatandaşımız yaralanmış, bazıları ölümle pençeleşmektedir. Sayısı sürekli artan gözaltılar yaşanmaktadır.  Tüm Türkiye gaz bombası tehdidi altındadır. Gökyüzü adeta kimyasal gaz bulutu ile kaplanmıştır. Halkın, emekçilerin, ezilenlerin geleceklerine, doğaya sahip çıkmaları ve sermeyenin acımasızlığına karşı bu haklı tepkisine karşı hükümetin insanlık dışı saldırısını kınıyor, protesto ediyoruz.

Tüm bu acımasız yönelime rağmen halkın günlerdir gece gündüz demeden yaşam alanlarına sahip çıkmak için sokaklardan ayrılmayışı yeni bir mücadele dönemine girdiğimizin habercisidir. Hükümet, halkın bu ciddi uyarısının gereğini yapmalı, derhal pervasız ve keyfi yönetime son vermelidir.

5 Haziran'da yapacağımız grevin gerekçelerinin ne kadar haklı olduğu bu son gelişmelerden de bir kez daha anlaşılmıştır. Emekçiler sadece çalışma hayatına yönelik saldırılara karşı değil, doğa ve bir bütün yaşam alanlarına yönelik her tür otoriter, faşist uygulamaya karşı da mücadelesini yükseltecektir. Kamusal alanları piyasalaştırmaya, sermayeye peşkeş çekmeye dayanan kentsel  yıkım ve rant projelerine geçit vermeyecektir.

KESK ve Eğitim Sen dün olduğu gibi bu gün de emek ve demokrasi güçleriyle birlikte faşist saldırı ve baskılara karşı birlikte mücadeleyi esas alacaktır.

Tüm halkımızı 5 Haziran' da yapacağımız “Uyarı Grevi”ne destek vermeye, sokağa çağırıyoruz. Gelin mevcut iktidarın zorba uygulamalarına, yasakçı zihniyetine, talan politikalarına birlikte dur diyelim! 

Artık direniş vakti!

Bundan tam 2 yıl önce deresine, suyuna, toprağına sahip çıkmak için Bu İktidarın gazıyla öldürülen Metin Lokumcu'nun acısı ve öfkesi hala içlerimizde taze. 

Onun taşıdığı başka bir dünya inancı ise, mevcut hükümetin karanlığına karşı aydınlık bir gelecek kurma mücadelemize ışık tutuyor. 

Şimdi; İnsanların yüreğine zorbalıkla korku salanlara, şükürcülükle gönüllü kulluk düzeni kuranlara karşı Karadeniz'in dalgaları kadar özgür bir yaşamı savunan yüreğiyle Metin Lokumcu'nun cesaretiyle direnme vaktidir. 

Hırsızlara, soygunculara, sömürü ve talanın baş aktörlerine, bu köhne düzenin devamı için halka her tür kötülüğü yapmaktan çekinmeyenlere; Artık verecek ne tek bir ağacımız, ne bir avuç toprağımız, ne de bir damla alın terimiz var!”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.