Entegre Havza Yönetimi Planları oluşturulmalı

Karacabey’in Eskikaraağaç Köyü’nde düzenlenen 4. Leylek Şenliği’nde çalıştay Susurluk Havzası’nda suyun kullanımı ele alındı. Türkiye’de bir çevre felaketini engellemek amacıyla, suyun akıllı, verimli ve planlı kullanılması önerilirken, Türkiye’nin 25 su havzasında entegre havza yönetim planları hazırlanması gerektiği, oluşturulacak havza komisyonlarının da etkin biçimde denetim yapılmasıyla sıkıntıların aşılacağı belirtildi. Nilüfer Çayı’nın 60 bin kat kirlenerek, Karacabey’de Marmara Denizi’ne döküldüğünü belirten konuşmacılar, önümüzdeki 10 yıl içerisinde Uluabat Gölü çevresine yaklaşık 450 bin kişilik nüfus yerleşeceğini kaydetti.
Eskikaraağaç Köyü Uluabat Gölü Ziyaretçi ve Kuş Gözlem Evi’nde düzenlenen çalıştayda, Su Uzmanı Dursun Yıldız, Su Hukuku Uzmanı Özdemir Özbay ile Türkiye Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) Su Kaynakları Sorumlusu Ceren Ayas ve Nilüfer Yerel Gündem 21 Genel Sekreteri Mehmet Kartal, Türkiye’de acil eylem planları oluşturulması gerektiği üzerinde durdu.
Su Uzmanı Dursun Yıldız, Türkiye’de suların nüfus, ekolojik kirlenme ve jeopolitik konular yüzünden tehdit altında olduğunu söyledi. Dünyadaki su miktarlarının sabit olduğu dikkate alınarak çözümler üretilmesini savunan Yıldız, büyük bir çevre felaketine maruz kalmak istenilmiyorsa, suyun akılcı, verimli ve planlı kullanılması gerektiğini kaydetti. Yıldız, doğanın dengesini bozmadan, sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte sürdürülebilir projelerin hayata geçirilmesini istedi.
Su Hukuku Uzmanı Özdemir Özbay, su paylaşımının tarihçesini özetledi. Osmanlı döneminde padişah fermanlarıyla su yönetiminin düzenlendiğini, feodal toprak ağalarının ise suyu sahiplendiğini belirten Özbay, 1953′te DSİ’nin kurulmasıyla planlı döneme adım atıldığını, ancak toprak reformunun gerçekleşmediğini sözlerine ekledi. Özbay’ın yeraltı ve yerüstü sularının kullanımını planlamak üzere Su Çevre Yasası ile sonuca ulaşılacağını bildirdi.
Çalıştay’da söz alan Türkiye Doğal Hayatı Koruma Vakfı Su Kaynakları Sorumlusu Ceren Ayas, vahşi sulama yönteminin su kayıplarının başında geldiğini söyledi. Türkiye’de 3 bin 213 belediyeden 319′unda arıtma tesisi bulunduğunu, 65 organize sanayi bölgesinden (OSB) 19′unda atık su arıtma tesisi inşa edildiğini ve 46 OSB’den toplam 17 bin 432 m3 suyun her gün arıtılmadan akarsulara deşarj edildiğini açıklayan Ayas, Konya Havzası’nda 66 bin adet ruhsatsız kuyunun kullanıldığını belirtti. Ayas, konuşmasında küresel ısınmadan en fazla Akdeniz Havzası’nın etkilendiğini, Türkiye’nin 2030 yılında su sıkıntısı çeken bir ülke olacağını vurguladı. Son 40 yılda üç Van Gölü miktarında toplam 1 milyon 300 bin hektar sulak alanın özelliğini kaydettiğine işaret eden Ceren Ayas, çözüm için entegre havza yönetim planlarının hazırlanarak, ulusal su politikaları oluşturulmasını önerdi.
Nilüfer Belediyesi Yerel Gündem 21 Genel Sekreteri Mehmet Kartal, atık su arıtma tesislerinin sanayiciler tarafından kullanılmasını teklif ettiği konuşmasında, Nilüfer Çayı’nın 60 bin kat kirlenerek Karacabey’de Marmara Denizi’ne döküldüğünü açıkladı. Uluabat Gölü çevresinde bazı bitki türlerinin kaybolduğuna işaret eden Kartal, göllerde kimyasal atıkların yarattığı olumsuzluğa değindi. Bursa çevresinde 4 bin adet ruhsatsız kuyu açıldığını belirten konuşmacı, halen 2030 yılında kullanılması gereken suyun kullanıldığını ve 10 yıl içinde Uluabat Gölü etrafına 450 bin kişilik nüfusun yerleşeceğini kaydetti.
Çalıştaydan sonra gerçekleştirilen paralel oturumda, Uluabat Gölü, Bursa çevresi, Nilüfer Çayı ve Karacabey Ovası’na ilişkin eleştiri ve çözüm önerileri değerlendirildi. Bursa’nın sanayileşmeye kapılarını kapatması ve doğal ortamını korumasıyla sağlıklı bir yaşamı sürdürebileceği belirtilen eleştiriler arasında, Karacabey Ova’sını ve ilçe merkezini tehdit eden kireç ve diğer sanayi tozlarına karşı etkili tavır sergilenmesi çağrısı yapıldı.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.