ENERJİ SAVAŞLARI

AHMET AYGÜN ATA KÖŞE YAZISI

Son 30 yılın özetini çıkartırsak; emperyalist güçlerin enerji kaynaklarına egemen olmaya çalışmasıdır, diyebiliriz. Ortadoğu petrollerinden Güney Amerika petrollerine; Baltık Denizindeki doğalgazdan Akdeniz ‘deki doğalgaza, Hatay’daki kaya gazından Abd’deki kaya gazına dek. ABD bir emperyalist, bir terörist devlet olarak kendi içinde yarattığı Devlet tekelinden sonra enerji kaynaklarına Tek Egemen olmak istiyor. Getirisinden, vanalarına dek elinde tutmak istiyor. Bu nedenle Libya’da, Irak’ta, Yemen’de, Mısır’da, Suriye’de katliamlar yapmaktan çekinmedi, çekinmiyor. Ukrayna ‘da, Ermenistan ‘da, Venezuella’da, Katar’da yapılan ya da yaptırılmaya çalışılan Turuncu Devrimler bunun için. Bizde de Akp eliyle yaptırmaya çalıştığı Karşıt Devrimde bunun içindi, başaramadı. Enerji kaynaklarına sahip ülkeleri kuşatmaya çalışıyor, işgal etmeye çalışıyor. Hatta stratejik önemdeki ülkeleri işgal etmeye çalışıyor. Bizim içinde 2001 yılında yaptıkları “Binyılın hesaplaşması” adını verdikleri Nevada çöllerindeki tatbikat bunun içindi. Enerji kaynaklarına sahip ülkelerin komşu ülkelerinde terörist örgütler aracılığıyla yaptırdığı “Demokrasi gelecek ” savaşları, iktidar değişiklikleri bundan dolayı. Özellikle 80 darbesi sonrası iktidar ve muhalefeti dizayn etmesi çok kolay oldu. 80 sonrası kurulan partilere bakınız. Hepsi kurulmadan birkaç yıl önce Cia ve Pentagon ajanlarının öğretilerini kullanarak kurulmuş ve iktidar olmuştur.
2001’de kurulan Akp’de böyle. 1990 yıllarında Fuller, Abramowitcz gibi ajanların yazdığı kitaplara bakınız. Aşama aşama gerçekleştiğini göreceksiniz. Örneğin; Cumhurbaşkanlığı Sistemi. Hem Fuller’in hem Gülen adlı teröristin kitaplarında geçer. Örneğin; bireysel özgürlük derler. Örneğin; inanç özgürlüğü derler. Örneğin; kültürel özgürlük derler. Haklar ve özgürlükler bireye, dinsel ve kültürel farklılıklara indirgendikçe toplumsal huzur, toplumsal ahlâk yozlaşmıştır. Dini inanç olarak pompalanan herşey o ülkenin egemen dini ile taban tabana karşıttır. Herşey görsellikle kısıtlıdır. Sorma, sorgulama, araştırma, öğrenme geçerlilikten kalkmıştır. Birey örtünmekle ya da kendi kültürel farklılıklarını empoze ettikçe inanç ve kültürel özgürlük yaşadığı yanılgısına düşürülür. Ancak çevresindeki aynı inanç ve kültürel farklılıktaki insanların katledilmesine duyarsızlaşır; sıranın kendisine geleceğinin farkına varamaz. Siyasi görüşünün bataklık bölümüne düştüğünü farkedemez. Savunduğu siyasi görüş dindaşına, ortakdaşına katliam uygulayan emperyalist güce alkış yapar, doğru olduğuna inandırılır. Savunduğu siyasi görüşün emperyalist güce hâlâ “Müttefikimiz” demesine karşı durmaz. Emperyalizme karşı duran kendi siyasi görüşünde olanlara bile diğer siyasi görüşe destek veriyor damgası vurmaktan kaçınmaz.
Ülkemizin ne iktidarı ne muhalefeti enerji savaşlarının bilincinde değil. Dizayn edilmişliğinin hafifliğinden kurtulamıyor. Türkiye, yeni bir döneme girdi. Türkiye, Avrasyalılaşıyor. Akp Genel Başkanı, Brics Ülkeleri toplantısında fetöden söz ediyor. Sanki Akp fetöyü bulmuş, çıkarmış ve tek başına mücadele ediyor gibi anlatmaya çalışıyor. Orada bulunmanın Akp siyasetlerinden dolayı değil sürecin Türkiye ‘yi Avrasyalılaşmaya başlamasından dolayı olduğunun farkına varamıyor. Son 5 yıldan bu yana hem iktidara gelişlerinin nedeni küresel desteğin bittiğini hem Avrasya sürecinin iktidarlarını sonlandırmaya başladığını fark edemiyor. Akp yüzde 80 oy alsa da sanaldır, muhalefetle birlikte hemde.
Akp kahramanlık kibirine tutulmuş, muhalefet ince mi olacak kalın mı hizbine. Iktidar Abd dayatmalarına “Ey” demekten başka birşey yapamamanın acizliğinde; muhalefet “müttefik hukukuna uymaz” acizliğinde. Akp 3-5 kararname ile 3-5 muhalefeti susturmakla iktidar olduğunu sanıyor; muhalef sorunun iktidarın Cumhuriyet Değerleri ve Laikliğe karşıtlığından değilde Demokrasiden kaynaklandığı gibi sanal bir görüşte. Bakınız muhalefetin söylemlerine, Abd tarafından ne söyleniyorsa , hangi rapor açıklanıyorsa 2-3 gün sonra gündemlerinde. Tam 16 yıl önce Akp’de böyleydi, hâlâ da izleri var. Abd’de süren davanın kendisine yönelik olduğunu sanıyor, Akp. Akp, Türkiye ‘yi yönetemiyor. Yönetemediği de herşeyin Akp karşıtlığı için yapıldığını sanması. Oysa karşı olunan tüm dünyada dinci, bölücü terör ve Laiklik karşıtlığı. Aynı biçimde değişen dünya muhalefetimize de karşı. Emperyalizm Türkiye ‘de Cumhuriyet Değerlerinin ve Laikliğin olmasını istemiyor. Binlerce Cia ve Pentagon raporu var. Türkiye ‘yi Laik, Aydınlık Cumhuriyet Değerlerinden koparıp din kisvesi altında yönetmek istiyor. Değişen dünya bu nedenle Akp ve benzerlerini; Chp ve benzerlerini reddediyor. Neden? Batı tarafından dizayn edilmiş Dincilik; Batı tarafından dizayn edilen bireyci Demokrasi adlı emperyalist söylemleri parti programı, seçim bildirgesi yaptığı için.
Enerji varlığımız stratejiktir. Ulusal olmak zorundadır. Çünkü; büyük zenginlikler yaratabilecek, büyük bir kalkınma yaratabilecek metadır. Avrupa Birliği, Abd enerji hegemonyasından kurtulmak için kendi alternatif enerji kaynaklarını yarattı. Bakınız, rüzgârdan ve güneşten yararlanma teknolojisi en çok AB ülkelerinde gelişmiştir. Abd çevre koruma yasalarını, sondaj yasaklarını, üretim kısıtlamalarını, kotaları neden kendi lehine çevirmeye çabalıyor? Hâlâ dünyanın jandarması olduğunu sanıyor. Yalnızca Abd mi ? Bizim iktidarımız, Muhalefetimiz, liberaller, İkinci Cumhuriyetçiler, Fetöcüler, Hdpkk’lılar da aynı hezeyan içinde.
Akp, Abd’nin İran’a yaptırımına uymayacaklarını söyledi, yalnızca. Karşı politikaları var mı ? Örneğin, Tüpraş İran ‘dan petrol alımını azaltıyor. Nedenini şöyle açıklamış; Wind Down (Türkçesi ; giderek yavaşlamak, yatışmak, kapatmak )….Onca danışman, onca atama Bakan ne işe yarar ? “Kınıyoruz” ya da ” Uymayacağız” demek için mi ? Sonra çıkacak Akp iktidarı diyecek ki ; “Biiiz Kandil ‘e birlikte operasyon dedik, kabul etmediler”…Sizce eder mi ? İnce mi Kalın mı, Gitsin mi Kalsın mı, ekmek torbaları asalımcı muhalefet Türkiye ‘ye çare olabilir mi ?
Ne demiş, Ulu Önderimiz Atatürk; “Ekonomik bağımsızlığı olmayan bir ülke Tam Bağımsızlıktan söz edemez”. Akp çoğunlukta olsa Türkiye ‘yi yönetemiyor, yönetemez. Muhalefette 16 yıl önceki Abd ağzıyla Akp söylemleriyle çözüm üretemez. Çözüm mü ? Girdiğimiz Atatürkçülük rotasına herkesin gelmesi. Ve ne iktidar ne muhalefet Atatürk rotasından Türkiye ‘yi döndüremez. Yeniden emperyalizmin güdümüne sokamaz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.