Eğitimin içyüzü

Karacabey’deki eğitimin içyüzü hiç de iç açıcı değil.
Eğitimde aranan başarıysa ve başarı dört yıllık üniversite kazanmayla
ölçülüyorsa, nereden bakarsanız bakın karşımıza yüzde 13 çıkıyor.

            Başka bir
deyişle 100 öğrenciden 87’si çarpık sistemin dişlileri arasında eriyip gidiyor.

            Nedenlerini
mercek altına yatırdığımızda balığın baştan koktuğunu görebiliriz.

            Alt
yapısına 8 yıldır hiçbir yatırım yapılmayan eğitimde rastlantılarla yol
alınmaya çalışıldığını söyleyebiliriz.

            Karacabey
Lisesi, Şehit Serkan Şahin ve Taşlık İlköğretim okulu bomboş. Altı kilometre
yakınımızda Harmanlı’daki dört dörtlük okul değerlendirilemiyor.

            Neden
acaba?

            Çünkü,
lokomotif görevi yapabilecek organizatör yok.

            Karacabey’deki
ilköğretim okullarının iyi bir planlamayla tam gün eğitime geçebileceği gerçeği
ortada.

            Anlayacağınız;
yağ var, şeker var, un var da helva yapacak usta sıkıntısı çekiliyor.

            Bodrum
katlarında, 55-60 öğrenciyle şişirilmiş sınıflarda sözde eğitim yapılıyor.
Adına da çiftli eğitim deniliyor. Nasıl eğitimse?

            Hızlandırılmış
çağ dışı eğitim dersek hiç de yanlış olmaz.

            Bazı
sınıflara güneş bile giremiyor. Öğretmen ise ağzının içine bakan öğrencilere
güneşin yararlarını anlatmaya çalışıyor: “Çocuklar sakın unutmayın, güneş
girmeyen eve doktor girer” söylemleriyle öğrencilere sık sık anımsatma yapıyor.

            Yasalar,
yönetmelikler izin vermese de yer altındaki çukurlara tutsak edilen
çocuklarımızı pek de düşünen olmuyor.

            Düşünen
olsa, ek derslik sıralamasında öncelik ikinciye verilir mi?

            Şehit
Bahadır İlköğretim Okulu, Muhsin Özdamar’a tercih edilir mi?

            Öğrencilerin gözleri önünde “Ağaç
katliamı” yapılarak bahçeleri talan edilen okullarda verilen eğitim, eğitim
olur mu?

            Oyun
alanları peşkeş çekilen okullarda sosyalleşmeden büyüyen ve güneş yüzü görmeyen
sınıflarda doğru dürüst adını yazmayı öğrenmeden mezun olan öğrenciden başarı
beklenmemelidir.

            Kısacası,
başı bozuk, sağlıksız eğitim anlayışıyla hedefe ulaşılmaz.

            Önümüzdeki
yüzde 87 başarısızlık tablosu hiç değişmez.

Skandal Atama

            Komşu
ilçemiz okullaşma konusunda çağ atlarken, Karacabey’de 8 yılda hiçbir yatırım
yapılmadı.

            Yapılamaz
da.

            Bunlar,
çağdaş eğitimin ne kadar benimsendiğine bağlıdır.

            Eğitimin
başı bozuk olursa olmaz.

            Emin
Dingin’in gitmesiyle Milli Eğitim Müdürlüğü’nün maskesi iyice düştü.

            Milli Eğitim’in
güler yüzü söndü, kucaklayıcılığı ile bütünleştiriciliği ters işlemeye başladı.

            Sanki
başarı önemsenmiyor, dürüstlük aranmıyor. Huzursuzluk yaratmak için ne
gerekiyorsa adeta o yapılıyor.

            İnanılır
gibi olmasa da, akıl tutulması yaşandığı görülüyor.

            Öyle
olmasa şaibeli biri Öğretmenevi’ne müdür yapılmaya çalışılır mı?

            Üstelik
öğrencilerine sarkıntılık yapmaktan yargılanmış bir isim.

            Sendikalar
istemiyor, yani eğitim camiası içine sindiremiyor.

            O, adli ve
idari soruşturmayla belki de aklandığını zannederek meydan okuyor: “Benim
arkamda cemaat var. İstediğim yere gelirim” zorlamasıyla, usulsüzlüğe yelken
açıyor, yasaları çiğnemeyi Müslümanlık sayıyor.

            Vicdanlarda
aklanmadığı unutuluyor.

            Bulunmaz
Hint kumaşıymış gibi vitrine çıkarılmaya çalışılıyor.

            Pes
doğrusu.

            Bakırköy’den
neden uzaklaştırıldı? Daha dün atandığı Kurşunlu’da neden istenmiyor?

            Hiç
düşündünüz mü?

            En doğrusu
ne olur biliyor musunuz? Bu kadar çile çekmiş, bu kadar zulüm görmüş(!) bir
ismi Öğretmenevi kesmez. Milli Eğitim Müdürü olsun ki, adalet  tam yerini bulsun!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.