Eğitimcilik yalakalık mıdır?

Eğitimcilik yada bir okulda yöneticilik yapmak yalakalığı
gerektirmez.

            Yalaka
okul yöneticilerinin ve eğitimcilerinin yetiştirdiği öğrencilerden de ne yazık
ki hayır gelmez.

            Buna örnek
vermek gerekirse, basit sınavlarda, küçücük bilgi yarışmalarında sürekli
diplerde alçak sürünme yapan okullarımızı gösterebiliriz.

            Okulları
okul yapan; huzurlu ve verimli bir ortam yaratan yöneticiyle, kaliteyi
yükselten, öğrenciyi başarıya taşıyan eğitimcilerdir.

            “Bizim okulumuza kırsalda yaşayan çocuklar
geliyor. Sınıflarımızı genellikle aileden boş gönderilen öğrenciler dolduruyor”
mazeretleri söz konusu olamaz.

            Aksi halde
yöneticiliğin ve eğitimciliğin anlamı kalmaz.

            Bilimsel
araştırmalarla kanıtlanan alimden zalim, zalimden alim olduğu unutulmamalıdır.

            Evde
pişirilmiş bir hamuru pazarlarken, “Bu
ekmeği ben yaptım” mantığı ile bir yere varamayız.

            Tuvalete
giderken milli eğitim müdürü’nden izin alan, yada telefonla konuşurken ceket
ilikleyen okul müdürlerinden ne olur?

            Üzülerek
belirtmek isterim ki, havlu taşıyıcılığı yapmaktan başka bir işe yaramaz.

            Diyelim ki
Belediye tüm çöpünü böyle bir müdürün yöneticilik yaptığı okulun bahçesine
döksün, gıkını dahi çıkaramaz. Çünkü, genlerinde dolaşan virüs, küçücük sertlik
karşında bile boyun eğmeyi gerektirir.

            Bu tipler
dışarıda kuzu, okullarında ise kurt kesilirler.

            Düşüncelerini
özgürce ifade eden öğrencileri ise faşizanca ısırarak diş gösterirler.

            Bunlar
değil 35 yıl, 135 yıl öğretmenlik yapsa ne yazar?

            M. Özdamar
İlköğretim’in Müdürüne yakıştı mı?

            Meltem’de
03 Haziran 2010 günü “Belediye böyle
yaparsa” başlıklı bir haber çıktı. Haberde, “Moloz dökmek yasaktır. Dökenlere ceza kesilecektir” levhasının
asıldığı, buna karşın Yeni Mahalle’deki yeşil alanların çöp yığınlarıyla
dolduğu ve bu bölgede yaşayanların pis koku nedeniyle evinden çıkamaz duruma
geldikleri anlatılıyordu.

Haber, Yeni Mahalle sakinlerinin
isteği üzerine yapılırken, çirkin görüntüler fotoğraflarla somutlaştırılıyordu.

Kısaca, Yeni Mahalle halkının mağduriyeti dile getirilmeye
çalışılırken haberde, M. Özdamar İlköğretim Okulu’nu uzaktan yakından ilgilendiren
tek satır geçmiyordu.

Fotoğraflarda kendi isteği ile yer
alan bazı öğrencileri bulduğunu, “Böyle
bir açıklama yaptınız mı?” diye sorduğunu belirten M. Özdamar’ın Müdürü her
nedense, “700 öğrenci ve bin 500 velim
adına okulumu savunmak durumunda kaldım” diye söze başlıyor ve yerel bir
gazeteye dün yaptığı açıklamasıyla Belediye’nin avukatlığını üstlenip CHP’ye
vurarak adeta siyasete soyunduğunu duyuruyordu.

Okulu ile ilgili tek bir savunma
yapamayan müdür, futbol sahası için kimsenin söz vermediğini, Belediye’den bir
istediklerinde iki aldıklarını söyleyerek bol bol yıkama-yağlama yapıyor.

Doğrusunu söylemek gerekirse, çok
ilginç ve tehlikeli bir durumla karşı karşıyayız.

M. Özdamar İlköğretim’in Müdürü
Meltem’de çıkan haberi yalanlayamıyor da, “Ben
bunca yıldır Ergün Koç yönetimindeki belediyeden aldığım hizmeti kimseden
almadım.”

Okulumuzun adı böyle
karalama bir haberde yer alması ve çocukların siyasi malzeme yapılması son
derece yanlıştır”
diye konuşuyor.

Sözde gazetecilik öğüdü veriyor.

Okul Müdürü, Meltem’de yer alan
haberden çok daha fazlasıyla savunmasını yaptığı Belediye’ye övgüler yağdırdığı
açıklamasında CHP’yi yerden yere vuruyor.

M. Özdamar İlköğretim Müdürü
öncelikle haddini aşıyor.

Kaymakamlık’tan mı, Milli Eğitim
Müdürlüğü’nden mi izin aldı da bu çıkışı yaptı onu bilemeyiz.

Onun da açıklanması gerekiyor,
çünkü müdür CHP’ye yüklenmekle suç işlemiştir.

Öğrencilere, “Siz böyle bir açıklama yaptınız mı?” sorusu yöneltmek kimin
haddinedir.

Evinin önüne çöp dökülen öğrenci,
rahatsızlığını dile getiremeyecek mi?

Aklından geçeni özgürce ifade
edemeyecek mi?

Hangi yasa, hangi okul müdürü,
hangi milli eğitim müdürü bu çocukların konuşmasını engelleyebilir?

Bu çocuklara, “Böyle bir açıklama yaptınız mı?” baskısı yapılan okullarda yetişen
öğrencilerin vay haline.

M. Özdamar’daki Müdürün
oynamayı  bırakıp, tez elden okulundaki
eğitim kalitesini ve öğrencilerin başarısını yükseltmeyi düşünmesi daha doğru
olmaz mı?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.