Demirel’li yıllar

Türkiye’nin son 50 yılına damgasını vuran Süleyman Demirel yaşamını yitirdi. Şimdi ardından pek çok şey yazılıp çizilecek.
Yüz yıl sonra Türkiye’nin bu 50 yılını yazacaklar nasıl bir Demirel değerlendirmesi yapacak bilemiyoruz. Ancak 1980 yılında, 2000 yılında ve bugün bir Demirel değerlendirmesi yapıldığında birbirinden çok farklı yorumlar yapılacaktır. Belki de tarihimizde bir yönetici ile ilgili, bu kadar kısa zaman diliminde bu denli farklı değerlendirme yapılmamıştır.
Bizim kuşağın en güzel günleri Demirel iktidarı ve yol açtıkları ile mücadele içinde geçti. Ülkemiz, gençler ve çalışan kesimler çok büyük acılar yaşadılar. Ne yazık ki günümüzden o günlere bakıldığında akılda kalanlar, o yıllarda yaşanan acılar değil, günümüzde yaşananlar. Oysa biliriz ki yaşlar ilerledikçe uzak geçmişte yaşanan acılar çok daha canlı olarak durur. Ne var ki güzel ülkemizde geçmişte yaşadığımız büyük acıları bile unutturan acı olayları son 12 yıl içinde yaşadık.
Gençlerin vuruşturulması, faili meçhul cinayetler, kurtarılmış bölgeler, hızla artan imam okulları, cemaatlerle geliştirilen ilişkiler, komando kampları, idamlar, 1 Mayıs katliamı, Kahramanmaraş, Sivas, Çorum illerimizde yaşananlar unutulacak cinsten değildi. Demirden bir el gırtlağımıza çökmüş gibiydi. Ancak günümüzde yaşananlara bakıldığında Süleyman Demirel adı acıdan çok tebessüm yaratıyor.
Dostlarla kendi geçmişimizi değerlendirdiğimizde hiçbir günümüzün bir gün öncesinden daha iyi geçmediğine ilişkin görüşler ağır basıyor. İşte bu ağır basma nedeniyle Süleyman Demirel adını tebessümle karşılıyoruz. “Gelen gideni aratır” sözü tam da bu durumu açıklıyor.
Özellikle 12 Eylül sonrası Demirel ile neredeyse el ele demokrasi talebi ile mücadele ettik. Bu nedenle 12 Eylül sonrası “Demirel solcu mu oldu?” sorularını yöneltenler oldu. “Bir darbe daha olsa Demirel komünist olacak” esprileri de yapıldı.
Oysa durum hiç de öyle değildi. Geçmiş yıllarda demokrasi mücadelesini genellikle solcular verdi. Hem de Süleyman Demirel’e karşı. Burjuvazinin devrimci olduğu dönemlerde demokrasi mücadelesi verme işi burjuvazinin omzundadır. Oysa bizim gibi ülkelerde devrimci burjuvazi kolay kolay varlık bulamaz. Var olanlar da çıkarlarını en gerici ve feodal kesimlerle birleştirirler. Demirel’in ilk dönemi işte böyle bir dönemdi. En gerici toprak ağaları, tarikat liderleri, faşist fabrikatörler, tutucu bürokratlar ve askerler Demirel’in Adalet Partisi içinde mevzilenmişlerdi.
Bu tabloya karşı mücadele de meclis dışındaki yurtsever aydın ve solcularca veriliyordu. Bu nedenle ülkemizde ve bizim gibi ülkelerde demokrasi mücadelesinin solcuların işi olduğu sanılıyordu. Solcular sadece demokrasi mücadelesi vermiyor, uluslararası sermayenin baskısı altındaki milli sermayenin de yararlanacağı antiemperyalist mücadele veriyordu. Ancak onlar bu durumun farkında değildi. İşte Demirel 12 Eylül sonrası böyle bir mücadele içine girdiği için solcu oldu sanıldı.
Yaklaşık 1,5 ay önce Süleyman Demirel’in memleketi Isparta İslamköy’deki Demokrasi ve Kalkınma Müzesini şaşırarak gezdim. Bize gençliğimizi zehir eden Demirel bugünkülerden fersah fersah ilerdeydi. Hoşgörüde, yatırımda, ülke çıkarlarını gözetmede…
AKP döneminde yok pahasına satılan ya da, değerli arsalarını yandaşlara peşkeş çekmek için kapatılan kamu yatırımlarının önemli bir bölümü Demirel döneminde yapılmış, yüz binlerce işçiye ekmek kapısı açılmıştı. ABD’nin baskılarına rağmen İsdemir, Seydişehir Alüminyum ve Orhaneli Termik Santrali Sovyetler Birliği işbirliği ile yapılmıştı. Bugün elektriği görecen daha ucuza kullanabiliyorsak Demirel döneminin baraj yatırımlarının katkısını görmezden gelemeyiz. “Montaj sanayii” diyerek burun kıvırdığımız otomobil fabrikaları her yıl daha fazla yerli parça kullanmak koşulu ile o yıllarda kurulmuştu.
Bugün ne yazık ki yerli parça oranı her geçen yıl azalmaktadır.
Ne acıdır ki bize bugün Demirel dönemini aratanlar Süleyman Demirel’in ve özellikle de 12 Eylülcülerin açtığı yollardan ilerlemişlerdi. Bu da bir başka acı gerçekti
Bugünküleri arayacağımız günleri görmeyeceğimizi umut ediyoruz.
Süleyman Demirel ailesinin ve sevenlerinin başı sağ olsun.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.