Çiftçiler CHP’lilere dert yandı

Karacabey Sultaniye Mahallesi çiftçilerinden İsmail Hakkı, CHP Genel Merkezi tarafından Ankara’da düzenlenen “Güçlü Çiftçi, Güçlü Türkiye” programında konuştu: “Başımızda TARSİM denilen bir bela var. Yağıştan zarar görüyoruz, sigorta kapsamına girmiyor. İlle tsunami mi olması gerekiyor.”
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezi, Ankara Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde çiftçilerin katılımıyla “Güçlü Çiftçi, Güçlü Türkiye” programı düzenledi. Programda söz alan Sultaniye Mahallesi çiftçilerinden İsmail Hakkı, Türkiye’nin dört bir yanından gelen 2 bini aşkın çiftçiye seslenerek, “Başımızda TARSİM denilen bir bela var. Yağıştan zarar görüyoruz, sigorta kapsamına girmiyor diye zararımızı karşılamıyorlar. İlle tsunami mi olması gerekiyor. Bankalara borcu olmayan çiftçi yok. Eskiden sattıklarımızla harman sonu çocuklarımızın düğünlerini yapardık. Şimdi tarla satmak zorundayız. Allaha şükür(!) tarlalarımızı alan emlakçılar var. Şimdilik tarla satıp, banka borçlarımızı ödeyip, çocuklarımızın düğünlerini yapabiliyoruz. Kısacası çiftçi kazanamıyor. Başka bir iş de bilmiyor. Ağır vasıta ehliyetim var. Şoförlük yapar, geçinirim derken yaşım ilerlemiş diye araç teslim etmiyorlar. Çiftçi karın tokluğuna çalışıyor. Kazanan aracı ve tefeciler. Çiftçiye hapisle, haciz kalıyor. Çiftçi Cumhuriyet döneminde icrayla, hapisle bu kadar yüz yüze hiç geçmemişti. İlk kez bu kadar acı bir dönem yaşıyor” dedi.
Burdur’un merkez Çine Köyü’nden katılan Bekir Ceylan isimli çiftçi ise konuşmasında, “Atatürk’ün dediği gibi Türk milletinin hakiki efendisi köylüdür. Gelin görün ki köylü bu efendiliğini nereye kadar muhafaza edebileceğini şaşırmış durumda. Gerçekten şaşırmış durumda.
Geçmişte yanlış politikalar yüzünden tarımın nerelerden nerelere kadar çökertilerek geldiği, hala çökertmekle yetinilmediği, tümden yok edilme noktasına doğru götürülmeye zorlandığı bir ortamı yaşıyoruz.
Kars’ın Dikme Köyü’ndeki çiftçinin durumu da aynı, Burdur’un Gölhisar’a bağlı Pırnaz Köyü’ndeki çiftçinin durumu aynı, Edirne’nin Kavaklı Köyü’ndeki Mehmet Ali Ağa’nın durumu da aynı. En yüksek makamlara gelmiş, oturmuş, kendilerinin köy çocuğu olduğunu iddia edenlerin o makamlara oturduktan sonra köyü unutmuş olmalarını ibretle nefretle kınıyorum. ABD eski devlet başkanlarından George Bush’un ortağı olduğu Cargill firması adına Türkiye’de şeker pancarını yok ettiler. Türk köylüsünün içine ettiler. Ne zamana kadar sessiz kalacağız? Ne zamana kadar susacağız? Nedir bu suskunluk? Nedir bu durgunluk?
Hayvancılıkla ilgili Burdur, Türkiye’nin Hollandası’dır. Ne hazindir ineğin memesinden ne güçlüklerle elde ettiği bu garip köylünün sütü enayi ürünü oldu. Yanlış ekonomi ve tarım politikaları yüzünden bizi yakanlara, ‘Hayır yeter artık, yaktın çiftçiyi cayır cayır’ diye bir ders vermenin tam zamanı gelmiştir” diye konuştu.
Çiftçilerin konuşmalarını dikkatlice dinleyen ve notlar alan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise yaptığı konuşmada, “Neden buğday, pamuk, soya, mısır, saman, canlı hayvan ithal ediyoruz? Bunlar bizim ülkemizde yok mu? Bunları yetiştirecek çiftçimiz yok mu? Var. Toprağımız, çiftçimiz, suyumuz var. Boşuna Mustafa Kemal Atatürk ‘Çiftçi köylünün efendisidir’ demedi. Gerçeği bildiği için söyledi. O zaman bir başka soruyu soracağız. Çiftçi var, suyumuz var, traktörümüz var, toprağımız var, Allah’a şükür güneşimiz var, yağmurumuz var. Dünyanın en bereketli toprakları var niye ithal ediyoruz?
Bizim eksiğimiz şurada; yanlış siyasetin peşine düştük ve yanlış siyasetin bizi getirdiği nokta bu nokta” ifadelerine yer verdi.
Emin olun çiftçi batarsa Türkiye batar. Herkes bu gerçeği bir bilsin. Toprağı işlemiyorsunuz toprak bereketli toprak. Adam çölde yetiştiriyor. Çölde buğday yetiştiriyor, çölde mısır yetiştiriyor.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.