CHP’de yönetici olma anlayışı

Karacabey CHP ilçe Başkanı Gönül Avil, değişik ortamlarda, değişik tarihlerde, istifa edeceğini defalarca dillendirdi.
“Çok yoruldum, çok yıprandım, siyaset bana göre değilmiş” sözlerini Gönül Avil iki yıldır dilinden düşürmedi.
Yüzde 50’ye yakın oy kaybı yaşanan yerel seçimlerde dip yapan başarısızlıktan sonra ise başkanlığı bırakacağını sağır sultanlara bile duyurdu.
Peki, Gönül Avil’in ne zaman istifa ettiğini ve yeniden aynı göreve çaktırmadan nasıl atandığını bilen var mı?
Kimselere duyurmadan gizlice sarıp sarmalanan yeni yönetim listesi 1.5 ay sonra duyuldu. Şaşırmadım dersem yalan olur.
Doğrusunu söylemek gerekirse, kararlı bir isteksizlikten sonra yaşanan bu gelişmeler sürpriz oldu. Gel de, “Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu” deme.
Tanıdığımı sandığım Avil yanılttı.
Daha önce dürüstlüğüne, insanlık kalitesine şapka çıkardığımı söylediğim Gönül Avil, ne oldu da sözlerinin arkasında duramadı. Gerçekten merak ediyorum, koltuğu bu denli çekici kılan nedir acaba?
Öyle ya, olmazsa olmazları olan Avil, 24 Nisan 2012 de CHP’nin başına geçerken yapılan kongreye de istemeye istemeye gitmişti. Örgütte yaşadığı saygısızlık ve sevgisizlik nedeniyle iki ay içinde havlu atmıştı ve ayrılacağının mesajlarını daha o zaman vermişti.
O süreçte haklı olabileceği düşünülebilir ve anlayışla karşılanabilir. Gel görki, yerel seçimlerdeki başarısızlığı, bir değil, bir kaç kez istifa etmesini gerektirir.
Yerel seçimde, 60 yılda ancak yakalanan bir fırsat, Gönül Avil’in hiç de yabancı olmayan kararsızlığı yüzünden yitirildi.
Enver Kartal, İ. Hakkı Taşer, Mümin Tozan ve Murat Tanrıverdi, yönetimin güven vermemesi nedeniyle kaçtı.
Gönül Avil’in açıkça dillendiremediği adaylık beklentisi, CHP’de içtenliksiz bir ortam yarattı. Kariyerlerinin zirvesinde, halkla ilişkileri iyi, kazanma potansiyeli yüksek görünen söz konusu bu saygın isimlere gelmeyin denmedi ancak, aday olmamaları için soğuk davranıldı. Yüzlerine güldüler, arkalarından oynadılar. Oyalama, boyalama yapıldı. Yöneticiliğin gereği yerine getirilmedi. Bilinçli bir şekilde gizli kapaklı, sinsi politikalar izlendi. Seçimi kiminle kazanabiliriz mantığı hiç bir zaman öne çıkmadı. Partide bilgi paylaşımı, tartışma ortamı hiç olmadı. Kararlar bir kişinin dayatmasıyla yürürlüğe kondu.
Örgüt, sürekli yok sayıldı.
Kısaca, CHP bireysel tatminlere paspas olurken, adeta, “Bana yar olmayan iktidar, Karacabey’e de olmasın” dendi. 60 yıllık birikim hoyratça harcandı.
Anlayacağınız, CHP’nin kredisi sıfırlanırken, bonkör mirasyediler sınıfta kaldı.
Gelinen noktada, Gönül Avil’in yerel seçimlerdeki adaylık sırasında dönen fırıldakların ve bağıra bağıra gelen başarısızlığın hesabını vermeden, yeniden atanması çok ilginçtir. İlginç olduğu kadar da düşündürücüdür.
CHP’ye tepeden inmeyle gizli kapaklı ayar çekilmesi, tabanın yok sayılmasıdır, antidemokratiktir. Ters tepeceği bilinmelidir. Avil’in bunları sindirebilmiş olmasını gerçekten anlamış değilim.
Yeri gelmişken yerel seçimlerden üç ay önce neler yazdığımıza kısaca göz gezdirelim: “ …. Kariyerlerinin zirvesindeki üç ismin aday olma konusundaki isteğini bilmeyen yok. (Büyük ilgi gören üç isim, kamuoyu araştırmalarında sık sık gündeme geldi, defalarca haber oldu. Hiç birisi çıkıp da ben aday değilim demedi.) Öyleyse, son dakikada neden geri adım attılar. Kazanma potansiyeli yüksek, seçeneği bol bir partide havanda su dövülürken, zamanlama kaçırılmış oldu. Kolay olan zorla yer değiştirdi. Oysa yöneticiliğin özelliği burada ortaya çıkması gerekiyor. Üç isimden hangisi aday olsa, seçmendeki kabul görmüşlüğü ortada…
… Burada CHP İlçe yöneticilerinin kararsızlığını ya da yetersizliğini sorgulamamız gerekiyor…
… CHP’nin geleceği kimlerin etkisiyle nasıl şekillendirildi? Neden böyle oldu? Bunların açıklanması zorunludur. Kapalı kapılar ardında kimlerle neyin pazarlığı yapıldı. CHP yöneticileri kimlere endekslendi de pırıl pırıl seçeneklere kapılarını kapattı.
… Saygı, sevgi ve içtenlik ortamından uzak politikalarla birilerine oyalama, birilerine boyalama yaparak seçim kazanılamayacağı demek ki hala anlaşılamamış…”
Yukarıdaki yazıdan üç ay sonra yapılan seçim sonuçları hüsranla noktalandı…
Tartışma götürmeyen başarısızlık ortada… Söz konusu somut başarısızlığa karşın, hiç bir şey olmamış gibi düşünmek, CHP tabanını aptal yerine koymaktır. Tabanın aptal yerine konulduğunu Seven Karan Erman’ın istifası adamakıllı kanıtlamaktadır.
İstemediği halde CHP yönetimine getirildiğini 5 gün sonra öğrenen Seven Karan Erman ne diyor? “Gönül Avil aradı. Atama yönetimde yer almamı istedi. Yöneticilerin örgüte danışılarak belirlenmesi gerektiğini söyledim. Örgüt içi değerlendirme yapılmadan belirlenecek bir yönetimde asla yer almayacağımı ısrarla vurguladım. Buna karşın 14 Ocak’ta onaylanan listede yer aldığımı 18 Ocak’ta öğrendim. Örgüte danışılmadan yapılan bir yönetimde yer alamazdım. Etik bulmadığım için istifa ettim.”
Seven Karan Erman, ısrarla sürdürülen baskılara demek ki boyun eğmedi. Onurlu bir duruş sergileyen Erman, kendine yakışanı yaparak sosyal demokratların örnek alması gereken bir eylemin altına imza atmış oldu.
Peki Gönül Avil ne yaptı? Bu denli başarısızlıktan sonra düşünmemesi gereken görevi sözde tabana çaktırmadan yeniden üstlendi.
Neden acaba? Kapalı kapılar arkasında yine neler çevrildi?
Tabanın gerçekleri öğrenme hakkının kullandırılmaması, olası çekişmeleri tetikleyecektir.
Bu da, genel seçimlerde, yeni bir hüsran yaşanmasını kaçınılmaz kılacaktır.
CHP’ye hizmet ettiklerini sananlar, yanıldıklarını acaba ne zaman anlayacaklar?

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.