BİZ NEYİZ?
BİZ NEYİZ? 19 Ocak 2007 tarihinde henüz rüştünü tam ispat hakkına sahip olmamış bir çocuk, Türkiye’nin gündemini geçici olsa da değiştirmeyi başarmıştır. Ogün Samast adındaki 17 yaşını ikmal etmekte olan kişi, Türkiye’nin yumuşak karnına üç kurşun sıktı. Neticesinde yer yerinden oynadı. Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink öldürüldü. Yazılı ve görsel medya, tarihinde görülmemiş bir atraksiyon içerisine girdi. Saatlerce değil, günlerce canlı yayın yaptılar. Cenaze töreni, baştan sona kadar canlı yayınlandı, bazı televizyon kanallarında. Hrant Dink, Türk Milletine ve Türkiye Cumhuriyeti’ne hakaret etme suçundan dolayı, altı ay hapis cezasına hüküm giymiş ve hüküm Yargıtayca da onaylanmıştır. Mahkeme cezayı tecil etmiş ve Hrant Dink, fiilen ceza evine girmekten kurtulmuştur.Bunu öncelikle saptamakta yarar görüyorum. İkinci bir tespitimizi de yapalım. Hiç kimse görüşlerinden dolayı öldürülemez. Yaşam hakkı elinden asla ve asla alınamaz. Hrant Dink ile hiçbir problemimiz olamaz. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bir Ermeni olarak, fikirlerini açıkça söylemekten ve yazmaktan çekinmeyen dürüst bir kişiliğe sahiptir. Tuhaf olan husus ise AB uşağı olan kişi ve kuruluşların sun’i gündem yaratmak için gösterdikleri çabalardır. Nedir bu telaş? Ne oluyor? Türkiye’de öldürülen ilk gazeteci Hrant Dink’midir? Konuyu biraz ilerlerden ele alalım. 1920’li yılların başlarında Osmanlı İmparatorluğunda sadrazamlık yapmış, ordu komutanlığı ve nazırlık yapmış kişiler, Berlin’de ve Tiflis’te Ermeni komitacılarca öldürüldü. Failleri gizlenme ihtiyacı dahi duymadıkları için, hemen yakalandılar. Ne oldu? Kocaman bir hiç. Beraat. 1970’li yılların ortalarından 1984 yılına kadar, dünyanın çeşitli ülkelerinde kırkı aşkın elçi ve elçilik mensubu, Asala militanlarınca hunharca öldürüldü. Çoğunun faili yakalanamadı. Yakalananlar ise komik cezalar ile paçayı sıyırdılar. Hrant Dink’te kıyameti koparan AB ve Batı, yukarıdaki cinayetler konusunda ne yaptılar? Hiç. Bakın ve görün çifte standardı. AB ve diğer batılı ülkelerin yaygarası neyse de, bizim medyamızın ve diğer kuruluşların yaygarasını nasıl değerlendiriyorsunuz.? Kanaatinizin oluşması için biraz daha yardımcı olayım. 1970 yılından bu yana ve bilhassa 1980’li yıllardan bu yana, Türkiye’de öldürülen aydınlar olmuştur. Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Turan Dursun, Uğur mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Necip Hablemitoğlu gibi.. Hangisinin faali bulundu? Hangisinin ölümünde medya kuruluşları ve diğer kuruluşlar bu denli bir tepki göstermiştir? Hrant Dinkin katil zanlısı, otuzaltı saat içerisinde yakalandı. Henüz daha rüştünü kazanamamış bir çocuğun nezdinde, tüm Türklük aşağılanmak ve töhmet altında bırakılmak istenmiştir. Ülkemiz insanları, suçluluk psikozuna itilmek istenmiştir. İstanbul’un göbeğinde, Milletimize meydan okumuştur. Nedir o pankartlar? “Hepimiz Ermeniyiz” Cenaze töreninde misiniz, yoksa cepheye vuruşmaya mı gidiyorsunuz? Bu yüce Türk Milleti, şehit olan Dışişleri mensuplarının cenaze töreninde “Hepimiz Türk’üz” pankartı taşıdı mı? Doğu ve Güneydoğuda şehit olan askerlerimizin cenaze törenlerinde bir taşkınlık gösterdi mi? Hayır. Acısını yüreğine gömmüştür. “Hepimiz Ermeniyiz” pankartının ertesi günü yeni pankartlar açıldı. “Katil Devlet” “Şemdinli Devleti” gibi çirkinlik ve arsızlık içeren pankartlar. Bu denli aşağılanmaya ve hakarete neden boyun eğiliyor biliyor musunuz? AB’ye girme sevdası, batıya hoş görünme hevesi. Baylar, bu sevdadan ve heveslerden vazgeçin. Bunlardan size fayda gelmez. Tarih önünde ezilirsiniz.