Bin MELTEM’iz

Bin MELTEM’iz
Meltem Gazetesi’nin bir gün arayla önce basın emekçilerinin bulunduğu yer, ardından da matbaası mühürlendi. Nedeni ise “ruhsat yenilememek”! Ergün Koç öncelikle şunu bilmeli. MELTEM, yalnız Karacabey’de çıkmıyor. MELTEM, tüm Türkiye’de… Karacabey’de işinize gelmeyen basın emekçisinin, yalnızca binasını mühürlersiniz. Beyinlerine hükmedemezsiniz. O, emekçiler var ya… Bundan sonra sizin daim karşınızda… Şunu da sakın beyninizden çıkarmayın. Karacabey’deki yedi emekçi değil. Binlerce basın emekçisi MELTEM çalışanı Yıllarını mesleğine adamış, fikirlerinden ödün vermemiş ve el etek öpüp, evet efendimci olmamış bir insanın üzerine gidiyorsunuz. Hepimiz İbrahim Bursalıyız. Üzüntümüz sonsuz. Özgür bir ülke, düşüncelerini rahatlıkla söyleyebilen, yazan toplum düşüncesini beklerken, inanılmaz bir uygulama ile karşı karşıyayız. Koç, MELTEM’i kapatmadı. Daha da büyümesine neden oldu. İbrahim Bursalı ve basın emekçilerinin ne kadar birlik olduğunu ortaya çıkardı. Şu iyi bilinmeli… Biz, bir kişi değiliz. Kapatma, kesme, engelleme yetkimiz yok. Doğru bildiklerimizi kimsenin emri altına girmeden yazmayı görev sayan basın emekçileriyiz. Bu yazımı yazarken, birden aklıma Türkiye’de iki kez bakanlık yapmış ve son seçimlerde Demokrat Parti’nin Bursa’da birinci sıra adayı gösterilen Turhan Tayan’ı aramak geldi. Ergün Koç da Demokrat Partili de ! Bakın, Tayan kapatma konusunda neler söylüyor… “Sayın Koç fevkalade yanlış ve hatalı bir karar vermiş. 21. Yüzyılın başında gazete kapatmak ne demek? Ne yaparsanız, yapın, basınla her zaman iyi diyaloglar içinde olmalısınız. Hiç vakit kaybetmeden Genel Merkez bazında, İl Başkanı ve yöneticileri derhal harekete geçmeli ve MELTEM Gazetesi’nin yeniden yayın hayatına dönmesi sağlanmalı”. Birden yıllar öncesine döndüm. Mustafakemalpaşa’da basın emekçisi olarak görev yaparken, bir yandan da radyocu kardeşlerimi kırmayarak, haber programları yapıyordum. Sayın Tayan, Milli Eğitim Bakanı ve mutlaka Mustafakemalpaşa’ya gelmeden bir gün önce telefon açıp,”Kayhan yarın, oradayım. İstersen program yaparız”. Tabii, bakanımızın bu şekilde tutumu bizleri harekete geçiriyordu. Radyodayız… İnanın, öyle ağır sorular sorardım ki… Sayın Tayan ise, hepsini bir bir yanıtlardı. Hiçbir zaman da, “Bana böyle sorular soramazsın. Sen, kim oluyorsun” yanıtlarını almadım kendisinden ve hala ağabey, kardeş gibiyiz. Sayın Mehmet Gedik… Yine Mustafakemalpaşa’da bir bürokrat yüzünden, hakkında çok şeyler yazdım Sayın Gedik’te o zamanlar ANAP’ta Genel Başkan Yardımcısı ve ANAP tek başına iktidar. İstese, çalıştığım gazeteden attırabilirdi. İstese benim ve ailemin tek geçim kaynağı olan gazeteden aldığım ücreti kestirebilirdi. Yapmadı… Şimdi yine benim en iyi ağabeyim. Oğlumun nikâh şahidi… Sayın Gedik’i yurt dışında yakaladım… Benden duydu, MELTEM’in kapatıldığını! Neler mi söylüyor? “Böyle bir şey var mı ya… Sen ciddimisin! İnanılmaz bir şey. Ben, siyasetin içindeyken Karacabey denildiğinde İbrahim Bursalı ve MELTEM’i bilirdim. Karacabey’in sesi, gözü, kulağı o ya. Seçilmiş bir insanın yapmaması gereken bir şey. Onaylamıyorum. Karşısındayım ve İbrahim Bursalının yanındayım. Ergün Bey, yukarıda Türk siyasetine damgasını vuran iki insanın açıklamaları… Sizi haklı bulacak yalnızca çevrenizdeki birkaç kişidir. Yalnız şunu aklınızdan çıkarmayın… Biz MELTEM’iz.
Kayhan Kaymaz’ın 10.12.2007 Tarihli Bursa Haber Gazetesi’nde yayımlanan köşe yazısı

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.