Bezelye zulmü

Bezelye zulmü Yine olan oldu.
Her şey gözler önünde gerçekleşti. Ama herkes suskun, çünkü herkes bezgin.
Dünyanın neresinde böyle bir ekonomi modeli var. Hem üreteceksiniz, hem üzerine para vereceksiniz.
Sapı 50 kuruşa satılan bezelyenin, kendisi sapı ile birlikte 60 kuruş. Gelişmiş ekonomilerde önce pazarlama diyoruz.
İşte buyurun taahhütlü ekim; Götürdüğünüz bezelyeyi alıyor, taahhüt fiyatını da uyguluyorlar. Fakat benim şimdiye kadar hiç duymadığım, zaten mümkünde olmayan % 20 randıman gibi sahtekârca bir uygulamadır.
Yüreğiniz varsa hadi itiraz edin, ürününüz tarlada kalır. Ne diyelim? El insaf, insaf. Arkadaşlara bu kadar değerli bir besini bedavaya niye veriyorsunuz? Slaj yapsanıza diyorum. Yüzüme ters ters bakıyorlar. Sonra kendimi onların yerine koyuyorum; Kılın kırk yarıldığı, pamukla su içildiği bir dönemdeyiz. Tarlada ürün yanıyor ona su, su için mazot gerek. İşçi, gübre ve daha neler gerek. “Belki elimize üç beş nakit geçer de protesto olmuş senedi de öderiz” dediğimiz dönemdeyiz.
Bu yok dönemde slajı yaptıracak para nerede? 60 değil, 30 kuruş deseler yine de yapacak bir şey yok direnecek güç kalmadı. Yani günü kurtarma zamanı. Yani yorgun, bezgin, kırgın, umutsuzca belki “gelecek sene” deme zamanı.
Ne diyelim? Allah kurtarsın.
SON UYANIŞ
Rahmetli amcamın ‘şuradaki karaağaç ormanı o kadar sıktı ki geçmeye korkardık’ diyerek gösterdiği boş arazi geldi aklıma.
Ben o ormanı hiç görmedim. Birkaç karaağaç korusunun ya da ormanının kurumuş kalıntılarına ancak yetişebildim.
Sadece bizde değil karaağaçlar bütün dünyada kurudu ve kurumakta. Nedenine gelince; yüksek gerilim hatlarından ozon tabakasına kadar birçok neden sayıldı. Bilimsel açıklama ise karaağaçlara özgü bir mantarın dünyaya yayılarak ağaçları yok ettiği idi. Kısacası tam nedeni bilinemedi.
Bütün bunları bana düşündüren ise yol kenarlarında büyük bir iştahla fışkıran karaağaç fidanları oldu. Karaağaçlar neden kurumuştu öğrenemedik.
Ama bildiğimiz bir şey varsa o da, doğadaki dengeyi yalnızca insanlar bozuyor.
Ama şimdi cevabını bulmamız gereken bir soru var karşımızda.
“Karaağaçların yeniden doğuşu, doğanın bize sunduğu son bir şans mı, yoksa ölüm iyiliğimi?”

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.