Bayraktar’a yapılan haksız saldırılar terbiyesizliktir!

            Arkasında yığınla pislik taşıyanlar ne yapabilir? Sürekli ofsaytta oynar: Pisliklerini unutturabilmek için sağa sola saldırır. Başkalarına iftira atar. Kirini örtbas etmeye çalışır. Gazeteciliğe uymazmış, insanlığa sığmazmış, Müslümanlığa yakışmazmış hiç düşünmez, bol bol karalama yapar.

            Biraz da bilgisizse çizmeyi aşarak yasaları çiğner. Kişilik haklarını ihlal eder ve sürekli suç işler. Arsızlığın bu kadarına pes dedirtir.

            Bunları neden yazıyorum anlamışsınızdır. Biraz açalım:

            Karacabey Anadolu Lisesi basketbolda onlarca devin arasından sıyrılarak Bursa şampiyonu oldu. Bursa ve ilçelerindeki tüm liselere birer birer diz çöktürerek kazanılan anlamlı kupayı kim getirdi? Bu büyük başarıda kimin imzası var? Tarihe kazınan bu onuru Karacabey'e kim yaşattı?

            Yalnızca çok çalışmayla gerçekleşebilecek bu zaferin mimarı Şaban Bayraktar, Milli Eğitim Müdürlüğü Lig Heyeti Sekreterliği'nde sportif organizasyonlarıyla göz kamaştırmaya başlayınca 2008 yılında Gençlik ve Spor Müdürlüğü'ne getirildi.

            Dürüstlüğü, çalışkanlığı, üretkenliği ve herkesi kucaklayan yapısıyla Karacabey'in gurur kaynağı olan Şaban Bayraktar, kendisinden önce 16 yıl boyunca, bahçesine 16 çakıl taşı taşınmayan Gençlik ve Spor Müdürlüğü'nün öncelikle yağmur suları salonun içine akan binasını tepeden tırnağa yeniledi. Kapılarını ardına kadar halka açtı. Her yaşta herkese spor yaptırma anlayışı içinde gece gündüz demeden koşturan Bayraktar, 3 yılda görevi dışında 13 özel organizasyonu gerçekleştirerek sportif etkinlikleri şaha kaldırdı.

            Hele, hele iki yıl önce başlayan ve komşu ilçelerde kıskançlık yaratan “Köyler Ligi Süt Kupası” gibi dev bir organizasyona öncülük yaptığı projeyle Türkiye'ye örnek gösterilmesi, Şaban Bayraktar'ın nasıl bir görev adamı olduğunu anlatmaya yeterlidir.

            Karacabey'de bana göre, Şaban Bayraktar AKP'nin iş başına getirdiği en başarılı bürokratların önde gelenidir.

            Bayraktar'ımızla övünmemiz gerekirken sözde gazeteciler(!) ne yapıyor? Cevap verilmediği için iyice azıtıyor. Aylardır sürdürdüğü iğrenç kampanyayla yalan yanlış yazıp, haksız karalamalarla kafa karıştırmaya çalışıyor. Aile huzurunu bozabilecek denli saldırarak insan haklarını göz göre göre çiğniyor.

            Kim bunlar? Beyaza siyah demeyi alışkanlık haline getirenler… Yüzlerine gözlerine bulaştırdıkları “Bakırköy Şenlikleri”nde edindikleri deneyimle yakaladıkları kazanımların, “Köyler Ligi Süt Kupası”nda da elde edilebileceğini düşünenler…

Nasıl ve neden başladı?  

            Köyler Ligi Süt Kupası'nda yarım kalan olaylı Bakırköyspor – Akhisarspor karşılaşmasını hepiniz anımsarsınız; “Döveriz, söveriz, istediğimizi yapar, kuralları da biz belirleriz” dercesine spor sahasında terör estirmeye çalışan Bakırköy ile Akhisar köyünü temsil ettiğini zanneden bazı dengesizlerin yarım kalmasına neden olduğu olaylı karşılaşmadan sonra iki takım turnuvadan ihraç edildi.

            İçinde yer aldığım Tertip Komitesi'nce alınan (Yüz kez karşılaşsam aynı kararın altına imza atarım.) İhraç kararından sonra Bakırköylü Şaban ile suflörü araştırmacı, soruşturmacı, incelemeci gazetecilerin iteklemesiyle düğmeye basıldı. Hiçbir şey olmamış gibi utanmadan bu karşılaşmanın tekrarını istediler. Kısaca özetlersek, sonuç çıkmayınca, Şaban Bayraktar'la ilgili Yörem'de, ihraç kararından sonra aslı astarı olmayan karalamalarla vurun abalıya mantığı sergilenmeye başladı.

24.12.2010: Turnuva Paraları Müdür Hesabına.

28.12.2010: Kaymakam: Yasal İşlemlere Başlıyoruz.

12.01.2011:Karacabeyspor'a Bayraktar Darbesi.

21.01.2011:Bayraktar Dönemine İhbar yağıyor.

04.03.2011: Bayraktar'ın Hesabına El Konuldu.

03.05.2011: Şok! İmza Kampanyası – Baskı ve Tehditler başlığı atılarak bir bardak suda cayırtı koparanların yalan haberlerini yanıtlamaya geçmeden önce sözde gazetecilerin(!) ne iş yaptıklarını ve ne kadar inandırıcı olduklarını biraz inceleyiverelim:

Kim bunlar?

            Şaban Bayraktar gibi dürüst, çalışkan ve işini başarıyla sürdüren Karacabeyli bürokratlara düşmanlık yaparak istifa ettirmeyi, yerine ise Devletten ek ders ücreti aldığı halde kurs verdiği aynı öğrencilerden ayrıca para toplayan, mesai saatleri içindeki görevi sırasında (Örneğin son 23 Nisan çalışmalarında) çocuklara, simit, ayran gibi yiyecek, içecek satarak ticareti alışkanlık haline getirenleri atamaya çalışan sözde gazetecileri(!) bu köşede defalarca dile getirdim. Arsızlıklarını, sürekli yalan yazdıklarını, sürekli karalama yaptıklarını defalarca anlattım. Yazdıklarımın bir tekine yanıt veremediler.

            Örnek vermek gerekirse, Yörem'deki gazeteciliğin, gazetecilikle ilgisi olmadığını defalarca yazdım. Onlar, “Çamur at izi kalsın” yanıtıyla geçiştirmeye çalıştı.

Ismarlama Muhakkik görevi yaparken, bir çuval suç unsurunun nasıl buharlaştırıldığını sordum, çıt çıkmadı. Sanatçıların sahneden, siyasetçilerin kürsüden kovalamak zorunda kaldıkları yüzsüzlüğünü yüzlerine vurdum, “Yarabbi şükür” dediler. Yağmur yağarken, yağmur duası yaptıran imamları oynadılar. Döndürek siyasetiyle danışmanlık yapmadıkları parti kalmadığını somutlaştırdım, ancak kem-küm ettiler. Dört yıl Anap Belediye Meclis Üyeliği yaptıklarını, ancak bu süre içinde Anap lehine bir tek söz etmediklerini ve sürekli Ergün Koç'un parmakçısı olduklarını duyurdum. Hiç ses çıkmadı.

            Biz, yolsuzlukları “Bilirkişi Raporları”yla kanıtlanan Belediyeyi eleştirirken, onlar övgü yağdırmayı, şak şak çekmeyi yeğledi.

            Biz, “Sahte Rapor” verildiğini, naylon diş tedavisi yapıldığını, Hastane'nin “Özelhane”ye dönüştüğünü ve vatandaşın çile çektiğini yazarken, onlar “Devlet Özel Hastane Gibi Çalışıyor” dedi.

            Biz, “Kurşunlu'da Zehir Bacaları Kurulmasın” dedik. Onlar, “Kurşunlu'ya Liman ve Termik Santralı” gelecek ve istihdam sağlanacak masalları anlattı.

            Biz, Şehit Bahadır Tayfur İlköğretim Okulu Bahçesinde ağaç katliamı yapıldığını yazdık. Onlar, “Ağaçlar Katledilmedi, Nakledildi” ayaklarına yattı.

            Biz, halkı soyanları, devleti yağmalayanları, elimiz erdiğince, dilimiz döndüğünce yazarak görevimizi yapmaya çalışırken, onlar sürekli tersini söyledi. Sürekli beyaza kara dedi.

            Bu örneklerden yüzlerce verebiliriz. Ancak değişen hiçbir şey olmaz. Onların Şaban Bayraktar'ı iftiralarla yıldırıp istifaya zorlamalarını karakterleri icabı normal karşılamak gerekir.

Yargısız infaz

Arkalarındaki pisliğin herkes de olabileceğini düşünenler, Bakırköyspor-Akhisarspor karşılaşmasını tekrarlatamayınca Kaymakam'a baskı kurdular. Baskılardan etkilenen Kaymakam ne yazık ki, dik duramadı. Öncelikle yapılması gerekeni yapamadı. Devlet Memurları Yasası'nın 15. maddesini görmezden gelerek soluğu Cumhuriyet Savcılığı'nda aldı.

Kaymakamlık öncelikle olması gereken ön incelemeyi sonra başlattı.

Sonra ne oldu? Kaymakam açıkladı; muhakkiklerin bir ay boyunca didik didik incelediği torbadan kocaman bir tavşan çıktı.

Yargı boyutu sürdüğü için burada yorum yapılmasının doğru olmayacağını düşünüyorum.

Ancak, asılsız ihbarlar yapan muhbirleri ve muhbirliğe azmettirenleri halkın bilmesini istiyorum.

Bakırköysporlu ve Akhisarsporlu iki muhbiri biraz anlamaya çalışabiliriz.

Peki salon kirası ödemeden ve kazancını da vergilendirmeden aylarca kaçak çalışan E.T.'ye ne demeli?

Şaban Bayraktar, kurumun alacağını isterken, bu konuşmaları kayda alıp sözde gazetecilere servis yaparak, “Elimizde rüşvet kasetleri var” cayırtısı koparanlar kimlerdir?

Bu bombayla Ak Parti İlçe Başkanı'na koşarak “Ucu sana dokunur” tehditleri savuran gazeteci bozuntuları kimlerdir?

Karacabey'e geldiği günden beri öğretmenlik mesleğini unutup kaçak çalışmayı yeğleyen, (Kazancını da vergilendirmeyen) bir ismi, Şaban Bayraktar'ın yerine Ak Parti İlçe Başkanı'na öneren düzenbazların acaba gerçek amacı nedir, biliniyor mu?

Komik başlıklar

Gelelim, bilinçsizce atılan komik başlıklara.

Tümü bilgiden yoksun, tümü iftira dolu yalan.

Hangisine baksan tutacak yanı yok. İlk çıkandan başlayalım:

“Turnuva Paraları Müdür Hesabına!”

Özel turnuvalarda paralar kimin hesabına yatar? Örneğin, “Bakırköy Şenlikleri”nde kimin hesabına yattı? Önemli olan yenilmiş, içilmiş olmamasıdır. Şaban Bayraktar'ın emeğini ve yüreğini koyarak yaptığı sportif etkinlikler, Gençlik Spor Müdürlüğü'nün yada Kaymakamlığın yapması gereken resmi işler değildir. Özveriyle sürdürülen özel işlerdir. Bu nedenle paraların bankada birinin üzerine yatırılması suç değildir. Aksine, güvenceli ve sağlıklı yol izlenmesidir. Suç olsa bile neden tek başına Şaban Bayraktar'ın oluyor? Tertip Komitesi'nin başı Kaymakam Dursun Balaban ve diğerlerine sormazlar mı, Bayraktar malı götürürken siz nerelere bakıyordunuz diye. Suç varsa, Tertip Komitesi'nin tümü yasalar önünde aynı derecede sorumludur.

Sahi, şu anda turnuva paraları nereye yatıyor? Nerde kaldı skandal?

“Kaymakam : Yasal İşlemlere Başlıyoruz!”

657 Sayılı Devlet Memurları Yasasını “By-pass” yapıp yasal işlemleri biraz aceleye getirerek başlatan Kaymakam Dursun Balaban, “İdari soruşturma” sonunda yenilen, içilen olmadığının anlaşıldığını açıkladı. Şimdi ne olacak? Bayraktar, adli soruşturmadan da aklanırsa, tazminat davası açma hakkını kazanmış olmayacak mı? Utanmazlar, o zaman ne yapacak?

“Karacabeyspor'a Bayraktar Darbesi”

Kin, nefret, kıskançlık dolu çok gülünç bir başlık. Parasız, pulsuz, yöneticisi olmayan bir kulübün maçlara 6-7 kişiyle çıkmaya çalışması ve sonunda küme düşmesi kaçınılmazdır. Faturayı ise Şaban Bayraktar'a kesmeye çalışanların aczidir.

“Bayraktar Dönemine İhbar ve İddialar”: Varan 1: Süt Kupası Paraları Şahsi Hesaba:

Ş.Ö'.nün yada S.O.'nun hesabına mı yatacaktı? Özel turnuva gelirleri, özel hesaba yatar. Yada özel bir kasada saklanır. Biraz araştırın, bir kez olsun bilerek yazın.

Varan 2: Stad ve Salon Gelirlerine Makbuz Kesilmeyişi:

Salon kirası ödemeyip kaçak çalışan, ayrıca kazancını vergilendirmeyen muhbirinizin dışında bir şey söyleyin de kargalar gülmesin. E.T. Kurumun parasını ödemediği için makbuz da elbette ki kesilemiyor. Başka varsa, dürüstçe koyun ortaya, Şaban Bayraktar'ın ipini birlikte çekelim.

Varan 3: Karacabeyspor'a Maç Günü Değişikliği Şoku:

Yukarıda açıkladık, temcit pilavı olmuş.

Varan 4: Kaymakamdan İzinsiz Basın Açıklaması:

Biraz okuyun, hiç olmazsa biraz öğrenin! Devlet memurları, kurumuyla ilgili aleyhte açıklama yaparken izin alır. Üzerine her gün kurşun sıktığın bir memurun savunma yapması için kimseden izin alması gerekmiyor.

“Bayraktar Hesabına El Konuldu”

Kuyruklu yalan. Bayraktar devlet bankasını mı soydu da hesabına el konulsun? Turnuvalardan toplanan 6.672,98 TL. 541/6693175 hesaptan alınarak, Kaymakamlığın isteği üzerine TR3900015001580073298301939 nolu Vakıfbank Karacabey Şubesi hesabına yatırılmıştır. Özel turnuvalarla ilgili gelir, giderler şimdi bu hesaptan karşılanmaktadır. Peki bu hesap kimin adına açıldı? Ne değişti? Bayraktar'ın hesabına nerde, nasıl el konuldu? Biraz küçük atın da civcivlerde yesin.

“Şok! İmza Kampanyası – Baskı ve Tehditler”

Şaban Bayraktar'a istifa ettirip yerine şaibeli bir ismi getirmeye çalışmak “Şok” olmuyor da, imza kampanyası mı “Şok” oluyor? Şaban Bayraktar'ın çalışmalarından çok memnun olduklarını söyleyen imza sahiplerinin haklı isteği mi, baskı tehdit kabul ediyor?

Nereden bakılırsa bakılsın, nereden tutulursa tutulsun, Şaban Bayraktar'a karşı başlatılan haksız saldırılar bağışlanacak gibi değil.

Meyveli ağaç bu kadar da taşlanmaz ki!  

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.