Askerlerimiz Ulu Cami’yi tahrip etmedi!

 

Karacabey’in canlı tarihi Hilmi Büyükşekerci’den Başbakan’a yanıt:

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile yaşadığı tartışma sırasında konuyu gündeme getiren Başbakan Erdoğan’ın açıklamalarına değinen Karacabey’in yaşayan canlı tarihi Hilmi Büyükşekerci (92), söz konusu yıllarda iddia edildiği gibi askerlerin Ulu Cami’yi tahrip etmediğini ve tarihi eserlere de zarar vermediğini söyledi.

Başbakan Erdoğan’ın yanlış bilgilendirildiğini ileri süren Büyükşekerçi, o dönemin Karacabey’i hakkında bilgi verdi.

Seferberlik dönemlerinde yalnızca Karacabey’de değil tüm ülke genelindeki birçok caminin kışla olarak kullandığına dikkat çeken Hilmi Büyükşekerci, “O dönemleri çok iyi hatırlıyorum. Kesinlikle Başbakan Erdoğan’ın dile getirdiği gibi ‘Ulu Cami askerler tarafından tahrip edildi, tarihi eserlere zarar verildi.’ gibi bir olay olmamıştır. Olsaydı mutlaka duyardık ya da görürdük. Askerler zaten o dönemde zorunluluktan Ulu Cami’yi geçici olarak kullandılar. Bir süre sonra şimdiki Askerlik Şubesi’nin olduğu yere kerpiçten kışla yaptılar. Ulu Cami’de yıpranma olmuş olabilir. Sonuçta kışla olarak kullanılmıştı. Ancak özellikle tahrip edildiği iddialarını kabul etmiyorum” dedi.

Yine Başbakan Erdoğan’ın 27 Eylül 1941 yılında Karacabeyli bir vatandaş olan Behçet Öner (Üner) dilekçesine de değinen Büyükşekerci, “Behçet Öner’i tanıyorum. Babamın yakın arkadaşıydı. Ailece görüşüyorduk. Namazında niyazında biridir. Bu dilekçeyi neye göre vermiş bilmiyorum. Ben o dönemlerde 21 yaşındaydım ve Hukuk Fakültesinde okuyordum. İkinci Dünya Savaşı’ndaki süreci çok iyi anımsadığım için bu açıklamayı yaptım. Bu konuda İlçe Müftülüğü’nde ya da Bursa Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nde herhangi bir envanter var mıdır, araştırılması gerekir. Kesinleşmeden yargıda bulunulmaması gerekir” diye konuştu.

Başbakan’ın iddiaları!

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Karacabey Ulu Camii’ne ilişkin belgeyi şu şekilde açıklamıştı; “Karacabey Kasabasından bir vatandaş, Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne dilekçe yazıyor. Vakıflar Genel Müdürlüğü de bu dilekçeyi Başbakanlığa gönderiyor. Tarih, 27 Eylül 1941.

Karacabey halkından Behçet Öner tarafından gönderilen telyazıda, ilçede mevcut camilerin tamamen ciheti askeriyece işgal edildiğinden bahisle, ramazanda cemaatle namaz kılınmak üzere cemaati çok olan Ulu Camii'nin tahliyesi istirham edilmektedir.

Karacabey'de Ramazan'da namaz kılacak yer kalmıyor ve vatandaş, bir tane olsun caminin tahliye edilmesini istiyor. Ona da müsaade etmiyorlar. İkinci Dünya Savaşı'nı bahane edip, camileri askeri amaçlarla kullanan dönemin hükümeti, camilere gereken hürmeti göstermediği gibi, buraları tahrip ederek tarihi eserlere de çok ciddi şekillerde zarar veriyor.”

Müftülük: O döneme ait bilgi ya da belgeler bizde bulunmaz!

Konuyla ilgili görüştüğümüz İlçe Müftüsü Hikmet Yazıcı ise, kendilerinde o döneme ait bilgi ve belgelerin olmadığını dile getirdi.

            Ulu Cami’nin Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ait olduğuna dikkat çeken Müftü Yazıcı, “Söz konusu olayla ilgili Müftülüğümüzde herhangi bir envanter yok. Ulu Cami, Vakıflar Genel Müdürlüğüne aittir. Eğer bu konuda herhangi bir belge ya da bilgi varsa Vakıflar Genel Müdürlüğü’nde olur. Ulu Cami ancak ibadete açıldığı dönemlerde bizim kontrolümüzdedir” ifadelerine yer verdi.

n>

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.