Asansör

İstanbul’da 10 işçinin ölümü ile sonuçlanan asansör kazası bir gerçeği anımsattı.
AKP döneminin “asansör” sistemi kendi adamlarını hızla yükseltirken, emekçi sınıfları yere çakıyor. Soma’da feci şekilde katledilen 300’den fazla işçiden, Afşin Elbistan Santralinde toprak altında kalan işçilere, Boğaz Köprüsü inşaatından, hızlandırılmış tren faciasında ölenlere kadar sorumlu tarafta hep AKP’nin yarattığı zenginler var.
10-15 yıl öncesine kadar adı sanı duyulmamış, orta halli bile denemeyecek bu şirketler kısa süre içinde trilyonlarla oynamaya başladı. Bu şirketlerin bir başka ortak özelliği ise özelleştirme adı verilen yağmadan aslan payını almaları, zenginliklerin mayasının buradan gelmesi. Havuz medyası da bunlardan oluşuyor, son enerji özelleştirmeleri de bunlara gitti.
Bu şirketler biraz zenginleştikten sonra en büyük ihaleler bunlara verildi. Bu şirketlerin bir başka ortak özelliği ise vergi rekortmenleri listelerinde adlarının görünmemesi. F tipi örgütle çatışmanın başladığı 17 Aralık operasyonu sırasında ortaya dökülen telefon dinlemelerinde bu şirketlerin ipliği pazara çıktı.
Bu yazıda son asansör kazasının sorumlusu Torunlar gurubunun marifetlerini ele alacağız.
RTE’nin İmam Hatip Lisesinden sınıf arkadaşı olmaktan başka bir özelliği olmayan Aziz Torun 1996 yılına kadar adı sanı duyulmamış bir şirketin sahibi. Bu yıllarda Bursa’da Belediye ile ortak bir alışveriş merkezi inşaatı işine girişiyor. Zafer Plaza adı verilen bu inşaat sırasında Bursa’nın tek ana caddesi bile aylarca trafiğe kapatılıyor. İnşaat bittiğinde ana caddenin altının alışveriş merkezinin parçası haline getirildiği ortaya çıkıyor. Bu merkezde bir yandan masonik ilişkiler kurulurken, diğer taraftan da kilit noktalara cemaat ilişkileri nedeniyle ordudan atılmış subaylar getiriliyor.
Torunlar gurubu bundan sonraki atılımı için AKP iktidarını bekliyor. 2004 yılında Antalya’da büyük bir seri sonu mağaza ile Marmaris Marinasının büyük ortağı oluyor.
Hemen ardından şaibeli Kütahya Şeker Fabrikası özelleştirmesinden fabrikanın yüzde 56 hissesi satın alınıyor. Takside bağlanan satışta ilk taksitten daha fazlasının kasada mevcut olduğu iddia ediliyor. 23 milyon dolara satılan fabrikanın bir önceki yıl net karının 11 milyon TL (O yılın değeri ile 10 milyon dolar) olduğu resmen açıklanıyor. Bu satışla beraber satış içinde yer almayan 112 bin metrekare araziye gurup el koyuyor. Daha sonra bu arazi için imar değişikliği yapılıyor ve değeri 50 milyon dolara çıkıyor.
Bu satıştan hemen sonra Bursa’da TKİ’den BOTAŞ’a devredilen 400 dönüm civarındaki arsanın özelleştirilmesindeki usulsüzlük gündeme geliyor. Onaylı kent planlarında Kamusal Hizmet Alanı olarak işlenmiş arsanın ihalesine bu niteliğinden dolayı Torunlar gurubundan başka kimse girmiyor. Bu durumda bu muazzam arazi birkaç daire fiyatına satılıyor. Satıştan sadece 2,5 ay sonra AKP’li belediye arsanın imar durumunu değiştirerek alışveriş merkezi ve konut alanına çeviriyor. Yüzlerce daire ve dev alışveriş merkezinin yapıldığı arsanın değeri bir anda yüzlerce trilyonu buluyor.
Korupark adı verilen dev merkezin inşaat ruhsatının iptali için bu satırların yazarının da dahil olduğu bir gurupla beraber, Bursa Barosu, Mimarlar Odası ve Şehir Plancıları odası dava açarak inşaatın temel ruhsatını iptal ettiriyor. Buna rağmen inşaat devam ediyor ve daireler fahiş fiyatla satılıyor. Merkezin bulunduğu Mudanya yolu üzerinde açılıştan sonra trafik tıkandığı için devasa bir kavşak ve metro istasyonu yapma gereği doğuyor. Bu işler belediye tarafından süratle tamamlanıyor.
Bu olaylar sürerken İstanbul Boğazının en kıymetli arsalarından Paşabahçe’deki eski Tekel fabrikası arsası bu guruba veriliyor. Paralel olarak yine İstanbul’da dev alışveriş merkezleri ile başka illerdeki alışveriş merkezleri ve rezidans inşaatları sürüyor.
Aynı günlerde İstanbul Mecidiyeköy’deki Ali Sami Yen stadının bulunduğu çok değerli arsa Galatasaray kulübüne iyilik yapma adı altında rezidans yapmak üzere yine bu guruba veriliyor.
Gurup jet hızıyla göğe doğru yükselirken bir akşam vakti içinde 10 işçinin bulunduğu uyduruk asansör 32. kattan yere çakılıyor. Böylece özelleştirme politikalarındaki vahşi soygun bir kez daha beynimize çakılıyor.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.