Adalet neyin temeli?

Adaletin arandığı mahkeme salonlarında aynı cümleye rastlarız:
Adalet Mülkün Temelidir.
Zaman zaman yanlış anlamalar da olur. Bu sözcükteki “mülk” kavramını kişisel servet zannedenler de çıkar. Bu nedenle malı mülkü fazla olanlar adaleti de satın alacağı kanısına kapılırlar. Bazen sanıları gerçek olur. Gerçek anlamda adalet dağıtan yargıçlar bu kişileri yanıltarak adaletin memleketin temeli olduğunu ortaya koyarlar.
Bu sözdeki “mülk” memalik kökünden gelen memleket anlamındadır. Bu sözü adaletsiz devlet olmaz olarak anlamak gerekir.
Ne yazık ki AKP devrinde adalet, AKP dönemi zenginlerinin malının mülkünün temeli olmuştur. Bakan çocuklarının savcıları, yargıçları değişen mahkemelerce tahliyeleri bu nedenledir. Yıllardır adalet çarkını ele geçirme kavgası veren AKP, son HSYK yasası ile bir kez daha adliyeyi adalet yerine adaletsizliğin akla geldiği yer haline getirmek için adım attı.
Adalet çarkının içinde temel görevi cumhuriyeti, kamuyu savunmak olduğu varsayılan Cumhuriyet Savcılarımız ne durumda?
Vatan Gazetesinde 26 Şubat tarihinde yayınlanan haber bir Cumhuriyet Savcısının başına gelenleri anlatıyor. Tekil bir olay gibi görünse de savcılarımızın durumu bu… Vatan Gazetesi şimdi Diyarbakır Cumhuriyet Savcısı olan eski Adıyaman Kahta Cumhuriyet Savcısı Gürkan Kütük’ün başına gelenleri adalet.org adlı siteden alarak haberleştirmiş.

Kahta Savcısı olduğu dönemde yürüttüğü bir soruşturma nedeniyle bilirkişi ile birlikte olay yeri keşfine gittiklerini ve olayın mağduru olduğunu iddia eden kişilerin kendisini dövdüğünü anlatan Kütük, şunları yazıyor:
“İşimiz bitti tam keşif minibüsüne bindiğimiz sırada olayın mağduru kişilerce araçtan indirilip tabiri caizse eşek sudan gelene kadar dövüldüm. Bayılmışım, gözümü açtığımda ağız burun dağılmış bir halde adliyedeydim. Meğer adamlar üzerime çullanınca emniyet bir süre beni ellerinden alamamış güvenlik için adliyenin önünde bekleyen özel harekatçılar yetişip beni kurtarmışlar. Bana saldıranların dördü tutuklandı.
”Bir kaç gün içinde hem siyasilerden hem de etkin bürokratlardan olayı fazla büyütmemem, ifademi yumuşatmam gibi telkinler almaya başladım. Hatta şu an milletvekili olan ancak o dönem gazeteci olduğunu iddia eden bir zatı muhterem üşenmeyip Kahta’ya geldi. Görüşmemek için bir hayli direndim ancak hani hatırlı kişiler diye bir tabir vardır ya işte onlar araya girdi görüşmeyi kabul ettim.
”Bana akla gelmeyecek tekliflerde bulundu. (Tazminat kabilinden para, Başsavcılık, yurtdışı tatili vs.) Elimin tersi ile ittim. Tutuklanan kişileri 2 ay sonra serbest kaldı. Benim maceram da asıl o zaman başladı. Ziyaretime gelen gazeteci arkadaş en son bana mesaj atıp ifademi yumuşatıp şikayetimi geri alıp almayacağımı sordu. Hayır deyince beni şikayet ettiklerini ve 15 güne kalmaz iki Adalet Müfettişinin Kahta’ya geleceğini söyledi.Gerçekten de 15 gün geçmeden iki müfettiş sabah saatlerinde adliyeye geldiler. Kendilerini tanıttılar. İçlerinden birinin adı Adnan Çimen’di. 3 hafta boyunca belediye işçilerinden, polislere, kapıdaki odacıdan, çaycıya , kaymakamdan, postacıya kadar herkes dinlendi. Hakkımdaki iddialar rüşvet, adam kayırma, yolsuzluk, hayat kadınları ile ilişki vs.. hayal gücünüzü geniş tutun. Sonuç olarak bi şey çıkmadı. Bunun üzerine sn müfettiş iddiaların asılsız olduğunu, çok büyük bir tehlike geçirdiğimi soruşturmanın asılsız olduğunu söyledi ve sarı bir zarf uzattı. ‘Savcı Bey biz senin dosyalarını incelemek için ikinci bir soruşturma izni istedik’ dedi. Bizim soruşturma artık görevi ihmale dönüşmüştü. Neticede 70 dosyanın işlemsiz kaldığı iddiasıyla soruşturma evrakı hazırlanıp Ceza İşleri Genel Müdürlüğüne sunuldu.
“Hakkımda başka bayanlarla ilişki iddiası da olunca tabi müfettişler bu yönde de araştırma yapıyorlar. Eşim Işıl’ı müfettişlerin tanık olarak dinlemek üzere çağırdıklarını duydum. İfade için içeri giren eşim bir süre sonra müfettişlere bağırıyordu. Ben de eşimin ağlama va bağırma sesini duyunca ceketimi çıkardım. Yanımdaki savcı arkadaşa ben bugün istifa ediyorum al şu da kimliğim dedim ve iki müfettişe resmen Allah ne verdiyse dalmak için kapıya yüklendim. Savcı Hakan Bey Allah razı olsun beni engelledi, içeri giremedim. Eşime sorulan ve onu kızdıran müfettiş sorusuna gelince: ‘Eşiniz Gürkan Kütük sizi aldatıyormuş,haberiniz var mı?’ Evet velev ki ben eşimi aldatmış olayım. Bir an için doğru olsun ancak belki pişman oldum ve eşimin de bundan haberi yok. Benim yuvamı da mı yıkmaya geldiniz be adam. Şimdi bugün basında Adnan Çimen ismini görünce tebessüm ettim sadece. Ey İlahi Adalet, Yarabbim sen büyüksün.”
Olay Cumhuriyet Savcısı tarafından böyle anlatılıyor. Anlatımda sözü edilen Adnan Çimen adı son telefon dinleme skandalında duyuldu. Bu nedenle üzerinde bir kez daha düşünmek gerekiyor. Ancak savcının uğradığı saldırıdan sonra olayı kapatmaya çalışan siyasiler ve diğer kamu görevlilerinin davranışı ilginç.
Olayı kapatmak için rüşvet teklif eden eski gazeteci, yeni milletvekilinin adı verilmese bile bize hiç yabancı gelmedi. Olay Adıyaman’da geçtiği için Adıyaman vekili olsa gerek.
Başbakan’ı eleştirdiği için daha sonra Başbakan ve eşi önünde iki büklüm eğilerek özür dileyen bu şahsın kim olabileceğini tahmin edebiliyor musunuz?
Bana hiç yabancı gelmiyor.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.