2015 barış ve mutluluk getirsin!

Her türlü çirkinliğin kirlettiği bir yılı daha geride bırakmaya sayılı dakikalar kaldı.

“Harika bir yıldı, bu yılın parçası olduğunuz için teşekkürler” ifadesi bir çok yerde kullanılıyor. Son yılların modası olan “Algı operasyonu” yaratılmaya çalışıldığı açıkça görülüyor.

Gerçekte 2014 nasıl bir yıldı acaba? Parçası olunmaktan mutluluk duyulacak bir yıl mı oldu? Demokrasi, özgürlük ve insan haklarının askıya alınması… “Fıtratında var” denilerek görmezden gelinen katliam boyutundaki sözde iş kazaları… Kadına ve çocuğa uygulanan şiddet… Kuraklık nedeniyle tarım ürünlerindeki üretimin düşmesi, köylünün perişan hali… Cumhuriyet tarihindeki en büyük yolsuzluğun üzerinin örtülmesi… Cumhuriyet kazanımlarının ortadan kaldırılması… Terör olaylarının yeniden tırmanışa geçmesi… İşsizliğin ve yoksulluğun artması… Sayıları giderek artan Suriyeli mültecilerin yürek burkan halleri…Ve daha yüzlerce olumsuzluk sayabiliriz…

Elbette bu olumsuzlukların yaşandığı bir yılda kişisel olarak bazı mutluluklar da yaşamışızdır. Bunlar yukarıda saydığımolumsuzlukları ne kadar unutturabilir ki?

“Böyle bir yılın parçası olmaktan mutlu oldum” cümlesi, geçtiğimiz yıl yaşadığımız sıkıntıların öznesindeki insanlara saygısızlık yapıyoruz hissi uyandırıyor bende.

Ülke yönetimindeki çelişkili uygulamalar ve yöneticileri çelişkili söylemleri geleceğe umutla bakmamızı engellemiyor mu?

Örneğin, bir yıldır gündemden düşmediği için halkta bıkkınlık yaratan “Paralel”le ilgili yaşananlar.

Arkadaş, bu “Paralel” yeni mi çıktı, daha önce yokmuydu? Yüzlerce günahsız insan bugün paralel,haşhaşi,sülük diye adlandırdıklarınızın entrikaları sonucunda hapse atılmadı mı? Zindanlarda yıllarca boşu boşuna çürütülmedi mi? İşlerinden, ailelerinden, geleceğinden yoksun bırakılmadı mı? Yaşamları karartılmadı mı?

Peki dünün muhteremleri bugün neden vatan haini, sülük, vandal..oldular?

İsterseniz bir yıl öncesine değin bugünün “Paralel”i hakkında söylenenlerin özetini kısaca gözden geçirelim:

“Poliste ve yargıda “Cemaat” yapılanması var diyorlar. Biz bunlara falan görüşten, filan görüşten diye bakamayız. Hukuk çizen,vizyon ortaya koyan muhterem Fethullah Gülen Hoca efendi bu ülkenin yetiştirdiği çok değerli bir kıymettir. Onun okullarına husumet beslemeyi ibadet sayanlara bir kez daha diyorum ki, elinizi vicdanınıza koyun da, şu tabloya bir bakın. Bu eseri yaratanlara husumet beslemeye sizin vicdanınız izin verir mi? Eğer bu kara vicdan değilse, izin vermez; sadece dua etmek, alkışlamak, destek olmak ister insan” diyordu Adalet Bakanı Bekir Bozdağ. Ağlayarak ve salondaki binlerce dinleyiciyi de ağlatarak,“Ve özellikle muhterem büyüğümüz fethullah gülen hocama şükranlarımı sunuyorum, sağolsun var olsun.Gurbetteki değerli Hocama Ankara’dan gönül dolusu, kucak dolusu selamlar gönderiyorum.” İ. Melih Gökçek.

“Hoca efendiyi 1975 yılından beri tanıyorum. O günden beri kendisine çok büyük saygım var. Biz onu, Türkiye’ye ve dünyaya kazandırdığı büyük hizmetleri sebebiyle tanıyor ve çok seviyoruz. Başbakanımızdan izin alarak eşimle birlikte kendisini ziyarete gittim. Başbakanımızın selamlarını, sevgilerini, iyi dileklerini götürdüm. Başbakanımız, Hoca efendinin “Bizden bir emirleri olur mu, bir tavsiyeleri olur mu? Onu da öğren” dedi. Hoca efendi bana göre siyaset üstü bir insan. Bizden daha iyi görebiliyor, bizden daha iyi değerlendirebiliyor. Türkiye’yi ve dünyayı çok yakından takip ediyor. Muhterem Hoca efendi 12 seneden beri Türkiye’nin dışında haksız bir şekilde ülkesinden hicrete mecbur edildi. 12 senedir hakkında yapılmadık iftira kalmadı. Medyası, siyasileri, çıkar odakları, Türkiye’nin karışmasından menfaat umanlar Hoca efendiyi hep kötülediler, ona hep şüpheyle baktılar,

bağlantılarını araştırdılar. Bu da nereden çıktı? Bu ne demek oluyor? Ne işimiz var bizim bu ülkelerde? Mutlaka bu işin altında bir bit yeniği vardır. Menfaat vardır, çıkar vardır, siyasi bir gaye vardır diye yanlış düşündüler. Dedikodu yaptılar, iftira attılar.

Ama Hoca efendi hep müspet hareket etti. Kendilerini ziyaret ederek dualarını talep ettiğim muhterem Hoca efendinin sizlere çok selamları var (Bu arada hem ağlıyor, hem ağlatıyor). Bu selamlarını büyük bir memnuniyetle ifade ediyorum. Rabbim O’na hayırlı, uzun ömürler versin. Himmetini ali eylesin.

Son cümlem şudur; Bu okullara nasıl şüpheyle bakıldıysa, nasıl ajanlar konulduysa, nasıl sonunda bunlar güzel insanlar, bunlar doğru insanlar, bunlar sözünün eri insanlar, bunlardan zarar gelmez, bunlar ancak ülkemize yarar sağlar diye düşünülmüşse, Hocaefendi yarın Türkiye’ye geldiğinde O’nu havaalanında çiçeklerle karşılayacak olanlar hakkında da bin bir türlü iftira yapanlar olacak. Türkiye bu noktaya gelmiştir. Ağızlarını her açtıklarında Hoca efendiye iftira yağdıranlar, şimdi kendilerine destek bulmak için O’nu referans göstermeye başladılar. Çiçeklerini de hazırlamaya başlasınlar. Bu,Türkiye’nin müspet hareketini savunan

insanların başarısı olacaktır. Kusura bakmayın dert söyletiyor, aşk da anlattırıyor. (yine ağlıyor..)”

Yukarıdaki sözler, tahmin ettiğiniz gibi Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a ait

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin fethullah’la ilgili eleştirilerine cevaben Faruk Çelik;”İnsan merkezli bir hizmeti esas alan bir insana ve insanlara siz görevlerinizi ve hizmetlerinizi durdurun denilir mi? Hizmet insan merkezliyse teşvik edilir, desteklenir,

elden ne geliyorsa o katkı konur. Bir siyasi parti genel başkanının bu kadar hassas ve bu kadar aleni bir konuyu görememesi, böyle bir ferasetsizlik örneği ortaya koyması doğrusu çok üzüntü verici, vahim bir durumdur” diyordu..

Makaracı olarak bilinen Egemen Bağış ve daha bir çok bakan ve milletvekilinin Fettullah ve Cemaati hakkındaki söylemlerini (biraz da yerimin darlığı nedeniyle) kayda değer bulmuyorum.

Peki bir dönem milli eğitim bakanlığı, AKP genel başkan yardımcılığı ve hükümet sözcülüğü yapan Hüseyin Çelik neler söylemiş bir de ona bakalım:

“Ben bu cemaatle ilgili tartışmayı son derece absürt, son derece saçma, son derece aptalca buluyorum. Birileri bu memlekette bir cemaat heyulası yaratmaya çalışıyor. Kar yağsa, cemaat yağdırdı, havalar soğusa, cemaatten kaynaklandı diyorlar. Birileri bir cemaat paronayası oluşturdu. Cemaat devleti ele geçirmiş, devlete sızmış. Bunlar kargaları bile güldürür. İnsan kendine ait olan bir şeyi ele geçirebilir mi? Ben akşam eve gidiyorum, diyorum ki, çocuklar bu gün evi ele geçirdim. O yer sana aitse, ele geçirilmez.”

Yoruldum, gerisini yazamayacağım.

Şimdi siz koskoca ülkeyi yıllardır çok büyük başarılarla yönettiğini söyleyen bu kadar kurt politikacılar “yahu yıllarca bizi aldatmışlar” deyip tabir yerindeyse “saf” a yatarak bu işi kapatabilirmisiniz?…

Yılbaşı yazısı diye başladık, nerelere geldik.

Yazımın başındaki tepkim, “Harika bir yıldı, bu yılın parçası olduğunuz için teşekkürler” ifadesinedir.

Siz gidin bakayım Soma’da, Ermenek’te canlarını kaybeden insanlara,Diyarbakır’da pazarda yanı başında kocası şehit edilen ve karnında bebeğiyle kalan Esra Bacıya 2014 nasıl bir yıl olmuş?…

Bana sorarsanız; yalanlarla, yolsuzluklarla, yoksulluklarla, yalakalıklarla, yasaklarla, haksızlıklarla, hukuksuzluklarla, adaletsizliklerle dolu berbat bir yıl oldu…

Kendi adıma böyle bir yılın parçası olduğum için üzgünüm….

Umarım 2015 barış yılı olur.

Sizlere, ülkemize ve tüm dünyaya Sağlık, Mutluluk ve Huzur getirir.

Saygılarımla

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.